Yeni kanun teklifi kabul edilirse, yani yasalaşırsa reçetesiz ilaç satışı yapan eczacıya kutu başına 2000 TL ceza kesilecek…

Bu teklif yasalaşırsa eczacı reçetesiz ilaç vermez, veremez.

Kutu başına iki bin TL ceza!

Bayram değil seyran değil bu da nereden çıktı şimdi…

Öyle, çıktı işte!

Ülkemizde ilaçların % 85 i zorunlu olarak (Sosyal Güvenlik ve Sigorta Sistemi nedeniyle) reçete ediliyor zaten.

Devlet, geri kalan bu % 15 in üzerine gitme gereğini neden duydu?

Hangi sebeple?

Tansiyon ilacını evinde unutan teyze, dil altı hapını kaybeden amca, fısfısı aniden biten dede, ateş düşürücü şurubu elinden düşürüp kıran anne, say say sayabildiğin kadar…

Ne yapacaklar?

Gündüzü bıraktık, geceleri nöbetlerde ne olacak?

Eczacının can güvenliğini nasıl sağlayacaksınız?

Halkı bilgilendirmeden, alışkanlıklarını değiştirmeden böylesi önemli bir uygulamayı sadece eczacıyı cezalandırma ile hayata geçirmeyi nasıl düşünebiliyorsunuz?

Kamunun sağlık kurum ve kuruluşları bu işe hazır mı?

Olmadığını hepimiz biliyoruz.

Eğer “bağcıyı” dövmeye çalışıyorsanız, niye?

Eczacıları neye ikna etmeye çalışıyorsunuz?

Olmaz böyle şey, olmaz!

Kabul edilemez!

 ***

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) Genel Sekreteri Turgut Tokgöz 14. Türkiye Eczacılık Kongresi’ nde konuştu…

İtirazlarını yaptı ama yine de önümüzdeki yıl için, 2019 için yani, ilaçta yalnızca %15 fiyat artışını kabul etmiş gibiydi.

Olana bitene, üretim ve ithalat girdilerinde bunca artışa karşın…

Nasıl oluyor, anlamadım.

Yeni yılda yapılacak ilaç fiyat artışları 20 Şubat 2019 da yürürlüğe girecek.

Artmış fiyatlarla ilacın parasının ilaç sanayicilerine geri dönüşü en iyi hesaplamayla Haziran 2019 tarihinde.

6 ay sonra yani.

Bunu kabul etmiş olması bana hiç inandırıcı gelmedi doğrusu.

Bir “B Planı” nın varlığı daha akla uygun.

Bakalım ne çıkacak?

 ***

“İlaçta bir şeyler oluyor”…

“Eczacılıkta bir şeyler oluyor”…

Derlenip toplanmak lazım.

Yardımcı Eczacılık meselesi bir şeyi net olarak açığa çıkarttı.

Eczacılar “tek parça” hareket etmiyor…

Edemiyor.

TEB Yönetimi ısrarla Yardımcı Eczacılık Uygulaması’ nı savunurken bazı Eczacı Odaları, Eczacı Dinamikleri farklı hareket ederek sağlık otoritesine gidip “kaldırın bunu” diyorlar.

Olmuyor böyle.

Çok ciddi bir zaaf bu.

Kendi içinde tartışabilirsin elbette ancak dışarı çıktığında tek ses olmalısın…

Olmalısın ki, istediğini alabilesin.

Burada da en büyük görev TEB Yönetimi’ ne düşüyor.

Demokrasi ve çok seslilik zenginliktir, güçtür.

Ancak “bölünmüşlük” başka bir şeydir.

Bölünerek kim kazanmış ki, eczacılar da kazanacaklar!

 

İLETİŞİM İÇİN:

https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu

h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com

gencosmanogluhakan@gmail.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat