Bugünlerde, fırsat buldukça sık sık yürüyüşe çıkın... 


Her tarafta hanımelleri, yaseminler açmış. 

Usulca okşayın onları.

Sonra elinize sinen kokuyu içinize çekin.

***

Yavru kediler var sokaklarda... 

Çekinmeyin. 

Kucağınıza alın.

Başlarını, karınlarını sevin. 

***

Gündoğarken uyanın, kalkın... 

Camı açın. 

Kuşları dinleyin.

***

Dün sabah erken vakitte uyandım... 

Aceleyle kalktım, giyindim, evden çıktım. 

İlahi bir gücün emri altındaydım sanki. 

Anneme babama gittim. 

Sabahın erkeninde beni görünce telaşlandılar. 

’’Yok bir şey, kahvaltı yapmaya geldim’’ dedim. 

Sevindiler. 

Annem masaya ne koyacağını şaşırdı. 

Güle oynaya yedik. 

Sabah kahvemi içerken, bildiğim en güvenli yastığa, annemin göğsüne başımı yasladım. 

Saçlarımı okşadı, beni sevdi. 

Sonra ’’Bırak artık şu sigarayı oğlum, bak herkes bıraktı’’ dedi. 

Söz verdim anneme, sigarayı bırakacağım. 

Bu kaçıncı söz verişimdi, hatırlamıyorum... 

Utanıyorum.

***

Sevdiklerinizin, sizi sevenlerin ellerini tutun... 

Sıkıca tutun. 

Öyle tutun ki, o eldeki sıcaklık vücudunuzda keyifle yürüsün, dolaşsın, kalbinize boca olsun.

***

Diyarbakır’ a gidin... 

Etrafı başka zaman gezersiniz. 

Zamanınızı sokaktaki insanlara, ara sokaklardaki kahvehanelere ayırın. 

Diyarbakırlılarla sohbet edin. 

İnsan sıcağını yaşayın.

***

Yemek artıklarınızı atmayın... 

Buzdolabının buzluğunda, poşet içinde biriktirin. 

Haftada bir gün azıcık zaman ayırın. 

Sokak köpeklerine verin o artıkları. 

*** 

Müzik dinleyin...

***

İlle de şiir okuyun...

***

Bu yaz Ayvalık’ a mutlaka uğrayın. 

Denize girin. 

Deniz gözlüğünüzü unutmayın. 

Deniz gözlüğünüz yoksa eğer, oralarda işportada bile satılıyor. 

Bir tane edinin. 

Suya girin ve Sarpa balıklarını izleyin. 

Sürüler halinde, telaşlı telaşlı, tek vücutmuş gibi dolaşırlar. 

Şimdiye dek hiçbir ressam böyle bir resim yapamadı. 

Yapamayacak ta... 

Doğanın muhteşem mucizesine tanıklık edin.

***

İstanbul’ da yaşayanlar... 

Şile’ ye gidin. 

O sevimsiz yeni yoldan , otobandan değil... 

Eski yoldan. 

Giderken yol kenarlarında otlayan sarı inekleri gördüğünüzde mutlaka durun. 

Sümüklü, ıslak burunlarını sevin. 

Onlarla sohbet edin. 

Göreceksiniz, sizinle konuşacaklar. 

Şile limanında çay içmeyi unutmayın.

*** 

Olanağınız varsa eğer... 

Mutlaka zeytin ağacı dikin.

*** 

Lunapark mevsimi geldi... 

’’Bu yaştan sonra mı?’’ demeyin. 

Lunaparka gidin. 

Çarpışan otolara, dönme dolaba binin. 

Lunaparkın yaşı ya da insanın yaşı olmaz. 

Her yaş insancadır.

***
 
TV izlemeyin. 

Boşverin.

***

Üşenmeyin... 

Kendinize engel, bahane çıkartmayın. 

Hemen arkadaşlarınızla anlaşın ve bir tren yolculuğu yapın. 

Nereye gittiğinizin bir önemi yok. 

Arkadaşlarınızla tren yolculuğu yapın.

*** 

İçinizdeki bahar bahçeyi canlı tutun... 

Sulamayı unutmayın. 

Aşık olun...

Zorlamayın ama... 

Farklı insana aşık olmak gerekmiyor. 

Önemli olan aşık olabilmek. 

Sevdalınıza ya da eşinize yeniden aşık olabilirsiniz. 

Hiçbir sakıncası yok. 

Yeniden aşık olun. 

***

Siz gülümsedikçe yeryüzü arınır...

Gülümseyin!..
 
 
 
 
İLETİŞİM İÇİN:
https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
gencosmanogluhakan@gmail.com 


Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat