“Orman yanarken Kral Aslan’ dan börtü böceğe kadar tüm orman sakinleri, yanmasalar bile tehdit altındadırlar ve mutlaka zarar görürler”.

Bu yazı yazılırken Dolar 6.41TL, Euro 7.32TL değerindeydiler.

Günlerdir adeta bir korku filmi izler gibi TL nin yabancı paralar karşısında değer kaybını izliyoruz…

***

Öncelikle...

İlaç, herhangi bir ürün değildir.

İlaç ekmek gibidir.

Hasta olan insana “ilaç yok!” diyemezsiniz.

Olmaz.

Her ne olursa olsun hastaların ilacı sağlanmak zorundadır.

***

Kamu otoritesi tarafından, ülkemizde ilaç fiyatları 1 Euro= 2.69 TL üzerinden hesaplanıyor…

Sabitlenmiş vaziyette…

Baktığınızda 2.69 nere 7.32 nere…

Peki, ne olacak şimdi?

Kuşkusuz, bazı ilaçlarda mevcut olan “yok” vaziyetinin dalga dalga yayılmasından endişe ediliyor…

Öyle ya, üreticiler ve ithalatçılardan 10 kuruşa edinilen bir ürünü 3 kuruşa vermelerini kimse beklememelidir…

En başta işin doğasına ve akla aykırı bu!

***

Yaşanan bu çılgın gidişatta akla uygun bir şeyler yapmalı…

Bir defa şunu anlamak gerekiyor; şu anda herkes ama herkes çok ama çok şaşkın vaziyette…

Ortalığın biraz durulması, sakinlemesi lazım.

İlaç sanayicileri ile düzenleyici otorite akıllıca bir uzlaşmada buluşmalı.

Buluşurlar mı?..

Buluşmak zorundalar.

Başka yolu var mı?

İlaç açısından biliyoruz ki, yaklaşık 2 aylık bir stok mevcudu var.

Eylül ayı sonu gibi çıplak gerçek çıkar ortaya.

“Kanadı büyük kuşlar fırtınalarda uçmazlar saklanırlar. Çünkü, fırtınada kanatları kırılır. Fırtına dindiğinde saklandıkları yerden yeniden havalanırlar ve uçmaya başlarlar”

İşte ilaç sanayicilerinin şu andaki durumu tam da bu!

***

Elbette hakları verilmeli...

Ancak...

Yerlisiyle yabancısıyla, ilaç sanayicileri, para kazandıkları, saygı gördükleri bu ülkede yangın varken ateşi harlayacak işlerden kaçınmalı, ateşe bir kova su da onlar dökmeliler…

Nedenlerinden bağımsız olarak zor günlerde gereğini yapmalılar.

Çok açıkça, gereği; kamu otoritesine yardımcı olmak, kamu sağlığını öncelemektir.

En az kendi sürdürülebilirliklerini düşündükleri kadar kamu ekonomisini ve Türkiye’ nin geleceğini düşünmeliler.

“Başka Türkiye yok!” çünkü!

Bu ülkede hiç kesintiye uğramadan ilaç hizmeti sağlıkla sürmeli, sıkıntı olmamalı!

İlgili herkes, bu ülkeye ve bu ülke insanına bunu ölesiye borçlu.

Tabi, görev öncelikle siyasi ve düzenleyici  otoriteye düşüyor…

***

Önemli bir parantez not…

Yaşanılan bu kriz ortamında Sağlık Bakanlığı daha şimdiden ilaç açısından yapılan yatırımları sağduyu ile gözden geçirmeli…

Gereken önlemler öncelikle alınmalı…

İlaç yatırımları durmamalı, kaçmamalı, saklanmamalı.

***

Gelelim bize, eczacılara…

Bir meslek şovenizmiyle hareket ediyor değilim…

Ama eczacıların gerçekten artık verecek bir şeyleri kalmadı.

Eczane işletme giderleri her gün artarken eczane ekonomileri zorlukla döner hale geldi.

Eczacılar açısından yaşanan tüm sıkıntılara rağmen bu ülkede ilaç hizmeti hiç aksamadı.

Eczacılar bunu bu ülkeye hiç yaşatmadılar.

Görevlerini hep yaptılar, sorumluluklarını hep yerine getirdiler.

İnanıyorum ki, bundan sonra da böyle olacak.

Ancak hiç kimse eczacılardan güçlerini aşacak, yapamayacakları şeyleri istememeliler.

Şimdiden söyleyelim bunu...

***

Orman yanıyor…

Bu yangının etkileri Eylül ayı sonunda net bir biçimde ortaya çıkacak.

Her şeyi, herkesi yanmış olarak bulmak istemiyorsak, sektörün tüm tarafları; sağlık otoritesi, sanayiciler, ilaç dağıtım kanalları, Türk Eczacıları Birliği bir an önce aynı masaya oturmalı ve ortak aklı oluşturmalı…

Baylar, bayanlar bunu bu ülkeye borçlusunuz.

“Sevmekle başlar her şey…” diyor ya şair…

Biz eczacılar…

Ülkemizi, ülke insanımızı çok seviyoruz…

Biz öncelikle buradan bakıyoruz her şeye…

Aşarız bu günleri...

Aşarız!

 

İLETİŞİM İÇİN:

https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu

h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com

gencosmanogluhakan@gmail.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat