Sıkı bir duş lazım şimdi...


Ortaçağda veba ortalığı kırıp geçirirken, cüzzamdan deriler zar gibi soyulup dökülürken Avrupa'da insanlar bunu sudan bilirmiş.
"Su, derinin gözeneklerini açarak vücuda sızar, mikroplara yol açar"mış; öyle zannederlermiş.
Bu yanlış inanç yüzünden, insanlar temizlikten korkar hale gelmiş.
"İçime su girer" kaygısıyla, hamama, banyoya gitmez olmuşlar.
Temizlenmedikçe salgın büyümüş, ölümler kitleselleşmiş.
Şifa arayacaklarına devayla savaşmışlar.
Banyolar yasaklanmış. Hamamlar kapatılmış.
Pislik yayılmış. Veba hepten kök salmış.
* * *
Georges Vigarello, ortaçağdan günümüze vücut bakımının tarihini anlattığı kitabında ("Temiz ve Kirli", Kabalcı, 1996) "İnsanlar korkularının üzerine kapandılar" diye yazar.
Dışlanan vebalılar dünyayla bağını kesip içe kapanmış; hastalığı, ölümü kader sayarak, giderek yüceltip alkışlayarak ölmüş, öldürmüşler.
Bu akılsızlığı görüp salgından kaçmaya çalışanlar, hem vebalı köylülerce, hem kaçtıkları köylerin ahalilerince taşlanmış.
Suyun nimeti anlaşılana kadar veba, milyonlarca can almış.
* * *
Yıkanmanın, belanın nedeni değil çaresi olduğu, ancak 19. yüzyılda anlaşılmış.
İnsan aklı, temizliğin sağaltıcı etkisini kavramış.
Düşünceyle birlikte serbest bırakılmış su...
Banyolar açılmış. Yollar, evler, vücutlar yıkanmış.
Pisliğin, hastalığın kökü kazınmış.
* * *
Ortaçağın vebalı Batı kasabaları gibi, hastalıklı bir halimiz var bugün...
Okulda, sokakta, cezaevinde, karakolda cüzzam yemiş deriler gibi zar zar dökülüyor sistem...
Hastalar dolaşıyor ortalıkta...
Hastalıktan medet umanlar...
Mikrop yayıp hastalığı kışkırtanlar...
Devayı hastalığın kaynağı sananlar...
Mikrop korkusuyla sipere yatanlar...
Mikrop yerine hekimlerle uğraşanlar...
Zirvedeki kanlı tepişmede at izi it izine karışıyor.
Belalı nisan yaklaştıkça, tuzakların, ihbarların, yalanların, tetikçilerin, tehditçilerin derin kokusu yayılıyor havaya...
Kesif bir çürük kokusu...
* * *
Kavga, mikropla suyun kavgasıdır.
Temizle pisin... Akıllıyla cahilin... İnsafla kinin...
Biz, pisliği suda boğacağımıza, suyu pisletegeldik bunca zaman...
Temizliği lanetledik.
"Arınmalıyız" diyeni taşa tuttuk, vurduk, yok ettik.
Banyoları kilitledik.
Kirlendik; alabildiğine kirlendik.
Kapandık korkularımızın üzerine; vicdan sahiplerinin ürkek güvercinler gibi tedirgin gezdiği, sindirildiği bir toplum haline geldik.
Malumu ilan, şom ağızlılık sayılmaz:
Sindikçe arkası gelecek bunun; hastalık yayılacak, yeni canlar alacak. Kasabamız hepten dünyayla bağını koparacak.
Su kesildikçe mikroplar azacak, veba kazanacak.
Biz kaybedeceğiz.
* * *
Şimdi sıkı bir duş lazım bize...
Veba hücrelerimize kadar yayılmadan, bünyemizi toptan teslim almadan onunla hesaplaşmalı, hesaplaşanlara sahip çıkmalı, bu maraza deva bulmalıyız.
Baştan aşağı kaynar sular dökünmeli, derimizi kanatırcasına keseleyip temizlenmeliyiz.
Keselendikçe hastalıklı hücreler dökülüp atılır vücuttan, kara kir topakları gibi...
Berraklığın zemzemi, sokaklara, vücutlara, vicdanlara doğru çağlar.
Ancak o zaman arınır, yenileniriz.
Mikrobu ancak o zaman yenebiliriz.

can.dundar@e-kolay.net






Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat