Uzm. Ecz. Gül Kara

Yaz geldi, kış gitti yeniden geldi, yazdık olmadı, ağladık sönmedi, akışa bıraktık akmadı…

Daha kaç döngü gerek düzlüğe ulaşabilmek için?

Edirne’den Kars’a yanıyor eli, ayağı yurdumun.

Ayağımızın altından kayıp giden toprak, bir yandan elimizden giden sağlık…

Aç avucunu bir bak içine, sonra alnına götür, ellerinde hisset o çizgileri ve sonra dokun bir ağaç gövdesine bak bakalım nasıl benziyor yılların derinliği…

 

Bir orman ki her bir ağacı, bitkisi, sürüngeni, mantarı, kuşu ile ekolojik sisteme tam bir uyum sağlamakta iken başka bir canlı ayaklarıyla geliyor, elleriyle ateş okunu ormanın tam kalbine saplıyor.

Bir topluluk ki her bir çalışanı, üreticisi, depocusu, kurumları, eczacısı, hastası ile tam bir iyilik halini sürdürmek isterken bir kıvılcım geliyor, yangın yerine dönüyor ortalık…

Bir araştırmaya göre Akdeniz tipi orman ekosisteminde yangınların olması gayet doğal bir süreçtir.

İnsan okuyla kasten yangın ortaya çıkmadıysa, Akdeniz Ormanları kendi çıkardığı yangınlara karşı uyum geliştirip, varlıklarına devam ederlermiş, hatta bu ekosistemin gerekli bir parçası oluyormuş.

Yangın Ekolojisi adı verilen bu olay sonucu ormanın zemindeki istenmeyen, birikmiş çöpler temizlenmiş oluyor. Böylece zaman içinde bu çöplerin altında kalmış çeşitli canlılar yeniden hayat bulabiliyor, yaşam mücadelesine yeniden başlayabiliyorlarmış.

Bazı mantarlar, ormanda yangın sonrası yeni ölmüş canlıları tüketerek gelişip büyümesini sürdürebiliyormuş.

Antalya ormanlarındaki bazı kuşlar ve bitki türleri yangının çıkması için özel olarak çalışıyorlar. Şaşırdınız değil mi?

Her şey bir uyum içinde…

Evrim Ağacında okuduğum bir makale çok ilgimi çekti;

Nesli tükenmekte olan Karner mavi kelebek tırtılının (Lycaeides melissa samuelis) tek besin kaynağı, yabani acı bakla (Lupine perennis) adı verilen bir bitkidir. Yabani acı bakla, gelişebileceği bir ekosistem dengesini korumak için ateşe ihtiyaç duyar. Ateş olmadan acı baklalar gelişmez ve tırtıllar başkalaşma geçirip kelebek olacak kadar yiyecek tüketemezler. Bu şekilde, daha sağlıklı, yanma sonrası bitki popülasyonları genellikle, toplayıcılara ve ekosistemdeki diğer hayvanlara kadar uzanan geniş gıda ağı etkilerine sahiptir. Benzer şekilde, çam ağaçlarını evleri için kullanan hayvanlar da ateşin çimlendirme gücünden yararlanır.

Bazı çam ve okaliptüs tohumları üreyebilmek için yüksek ısıya ve ateşe ihtiyaç duyarlar.

Ateş sayesinde tohumları saran reçine erir tohum açığa çıkar ve üreme başlar.

Bazı bitkiler yangın sonrasında özellikle güçlü çimlenir ve büyürler. Öyle ki, bazı bitkilerin tohumları yüzeyde yangın ile ilişkili kimyasallar oluşmadan çimlenmeye başlamaz ve deaktif bir şekilde on yıllar boyu bekler! Bunların başında Laden (Cistus sp.) bitkisi gelir. Hatta bir bölgede yoğun bir laden popülasyonu görülüyorsa, daha önceden bu bölgenin bir çam ağacı yangını geçirmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Yangın geçiren bölgeyi yaklaşık 2 hafta sonra ateş zambakları (Lilium bulbiferum) sarar. Yangını seven bu bitkiler, yangından sadece 9 gün sonra çiçek verebilir! 9 gün! Sonrasında bu zambaklar yaklaşık 10 yıl sürecek olan bir uykuya yatarlar.

Yangını hep kötü biliriz, kötü dediğimizi dışlarız, ya baktığımız yön iyi mi?

Zam-bak ne zaman açar?

Zam ne zaman gelir?

Zambak ne zaman uyur?

Zamla sap karışır mı?

Kim yanar?

Kimler yaşar?

Derken eczane ekosisteminin dengesi bozulursa ne yangın kurtarır bu toprağı ne de ZAM bak!

Yaz sezonu gelince insan eliyle yanan yüreğimizi serinletmeye çalışırken, koca bir çınar devrildi.

Yeni Moda Eczanesi sahibi Ecz. Melih Ziya Sezer’i toprağa verdik, artık doğaya can oldu.

Herkesin sevdiği, saydığı eczacımız ile ilgili benimde bir anım olmuştu;

Kadıköy’de nöbetleri birlikte tutuyorduk.

Benim eczanem rıhtımda, kendisinin eczanesi Moda’da…

Bir akşam eczaneme sinirli ve sesi yüksek, söylenen biri girdi.

‘’nasıl bir eczane bu, neden SGK reçeteleri yapmaz bir eczane ‘’ diye bağırıyordu.

(O yıl kurum reçetesi yapmıyordu ve nöbette SGK reçetesi geldiğinde buraya çok yakın bir eczacı kızımız var onda vardır ilaçlarınız diye onlara yol gösteriyordu)

Durumu hemen anlamıştım.

’’Beyefendi dedim, her eczane SGK reçetesi yapmak zorunda değildir, ayrıca Melih Bey çok kıymetli ve değerli bir büyüğümüzdür, kendisinden çok şey öğrendiğimiz duayenimizdir.

Nedir bir bakayım reçetenize ve yardımcı olayım dedim.

Biraz saygı lütfen diye de ciddi bir ifade takındım.

O an herkes sustu ve sahne adeta dondu…

Her hali saygı olan Ecz. Melih Ziya Sezer, teşekkürler.

Artık kendi yangının çıkaran orman olma zamanı,

Yoksa ne yazık ki oklar atılacak…

 Uzm. Ecz. Gül Kara

KAYNAKLAR

  1. Evrim Ağacı Akademi: Orman Yangınları Yazı Dizisi
  2. H. Doğanay. (2004). Türkiye'de Orman Yangınları Ve Alınması Gereken Önlemler. Doğu Coğrafya Dergisi. | Arşiv Bağlantısı
  3. ^ S. Özden. (2012). Orman Yangını İnsan İlişkisi. Türkiye Ormancılar Derneği. | Arşiv Bağlantısı
  4. How Stuff Work. Why Does Smoke Come From A Fire?. (25 Temmuz 2018). Alındığı Tarih: 25 Temmuz 2018. Alındığı Yer: How Stuff Work | Arşiv Bağlantısı


Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat