Ecz. Abdulkadir Nur Gördük

Değerli TEB yöneticileri, Oda başkan ve yöneticileri, delegeler ve meslektaşlarım.

Şu anda devem eden Konya kongresinin sonucunda sisteme inat herhangi bir eylem kararının çıkmayacağı hepimizin malumudur. Çünkü başımızda Demokles’in kılıcı gibi sallanan birçok infaz gerekçemiz mevcuttur.

İşin özündeki sorunumuz, Eczacılık mesleğinin tanımı yoktur ve sistem bizleri istediği gibi yönetmek, sömürmek, denetlemek, cezalandırmak gibi yaptırımlarla kontrol altında tutmaktadır. Ekonomik sorunlarımız başa çıkılmaz seviyeye doğru yol almaktadır, her birimiz iflasla karşı karşıyayız ancak bundan daha önemlisi idari ve adli suçlanmamızdır.

Mesela reçetesiz ilaç satmak yasaktır maddesiyle her birimiz her zaman suçlu ilan edilebiliriz. …….. Örneği gibi ………. bile reçetesiz satılması suçken hiçbir düzeyde, sistemde hakkımızı aramamız mümkün değildir. Bunun düzeltilmesi gerekir. Nasıl ki izlemeli ya da yeşil reçeteli ilaçların kuralı var, Ağrı kesici dahil reçetesiz ilaç satmak yasaktır, şu esaslara göre yapılacak deyin biz de satmayalım. Ya satılır ya satılmaz, biz de bilelim ne yaptığımızı.

Mesela antibiyotik ya da antidepresan ya da antihistaminik vb gibi ürünleri reçetesiz vermeme gibi bir durumdayız ancak hastanın elindeki özel reçeteyi alma hakkımız da yok sanırım hem alsak bile protokolü işleyeceğimiz bir yer yok. Hem özel reçetelerde protokol yok. Suiistimale varmaması için kontrollü olmak tavsiyesiyle yapılıyorsa herkesin kontrol mekanizması farklıdır. Sen yap ben görmüyorum ama sorun çıkarsa cezalandırırım mantığı kabul edilemez. Hepsini izlemeli gibi reçeteye bağlarsın biz de rahat, siz de.

Mesela Medulaya uyumlu yazarkasamız yok ve maliye yetkilileri bu konuda birçok eczaneye ciddi cezalar kesmişlerdir. Ne zaman sıra bize gelecek diye kurbanlık kuzu gibi beklemekteyiz.

ITS ve UTS ile rafımızdaki ilacın kayıtla uyuşması gerektiğini söyleyen sistemin denetleyicilerine verecek cevabımız yok. Flasterin, bitki çayının, bitkisel öksürük şurubunun bile uts kaydı oluşturulmuşken hangi birine yetişeceğimizi bilmiyoruz.

Komşunun çocuğu eczaneyi süpürse ve o anda gelen SGK denetmenine göre sigortasız işçi çalıştırmaktan ceza alıyoruz ya da sigortalı kaydı olan bir personelin denetim anında eczanede olmamasından sahte sigorta kaydı yapmaktan suçlanıyoruz ve de ceza alıyoruz.

Stok hatası, kayıp, HEK veya zayii nedeniyle ilacı üzerimizden düşemiyoruz tıpkı izlemeli ilaçlar gibi hepsini İl Sağlık aracılığıyla belgeli imhaya götürmemiz isteniyor. Bunun resmiyete bağlanması gerekir.

Reçete teslim ederken hatları belirlenmiş kurallar ortada yokken (yani reçete sahibi değilse ilaç teslim edilmez gibi) ilaç teslim alanın yarın ki günde ben almadım demesiyle mahkemelerde sürünme gibi bir durum söz konusudur. E reçeteyi teslim etmede uygulanacak kural belli değil, hasta almadım derse yandınız. Resmi reçeteyi alan hasta yakını imza ve isim yazmışken, hasta ‘’bana ulaşmadı, yakınıma ne hakla benim ilacımı vermiş ‘’diye şikâyet ederse buyurun cenaze namazına.

SGK sözleşmesine göre örnekleme üzerinden kontrol edilip sorun yoksa paramızın ödenmesine karar verilmesine rağmen, belki yıllar sonra bile herhangi bir reçeteden dolayı geriye dönük idari ve mali ceza almamız mümkün oluyor. Zamanında kontrolden geçmiş olması ve sözleşmeye aykırı bu durumda kendimizi savunamıyoruz.

Enjektör, strip, iğne ucu vb. aldığımız fiyatın çok altında ödeme yapıldığı için, bu ürünlerden fark alınması tamamen birilerinin tavsiye kararıyla yapılıyor, şikâyet ve mahkeme huzurunda kendimizi koruyacak savunmamız yok. Ödeme neden güncellenmez diye soramıyoruz.

ISI-Nem cihazında sapma olmaması adına, bölgelere göre aşırı sayılabilecek hava sıcaklıklarında klimaların hiç durmadan çalışmasının gerektiği ancak gelecek elektrik faturasının hangi parayla ödeneceğinin açıklamasının olmadığı bir durumdayız. Zorunlu Eczane tabelasının reklam sayıldığı ve vergilendirildiği bir anlayışla karşı karşıyayız.

14 yıldır güncellenmeyen İFK de bizi ilgilendiren konu gittikçe yok olmaya doğru yol alıyoruz. Firmalar KKİ, MF, benzeri konularda kendilerini sağlama almak için çabalıyorlar, olan bize oluyor.

Masraflarımız son altı ayda en az 2 kat artmışken, biz hala sistemin bize lütfedeceği reçete hizmet bedeli, produvi reçete ve sarf malzemesi ödeme güncellenmesi, ıskonto oranlarının ve eczane ciro bilgilerinin güncele göre ayarlanması vs. gibi hakkımız olan ayrıntılara üzülmekle zaman kaybediyoruz.

Stok hatasından dolayı elimizde olmayıp ITS kaydının üzerimizde gözükmesinden dolayı veremediğimiz ilaçtan sorumlu tutulabiliyoruz. Stokçuluk yapmakla suçlanıyoruz.

KVKK dan bahsetmedim bile çünkü ne olduğunu bilmiyorum, başımıza ne getirir kestiremiyorum.

Bu örnekler çoğaltılabilir. Bıçak üstünde durmak ve sistemin daimî kölesi olmak ne mesleğimize ne şahsiyetimize yakışır bir durum değildir, gece rahat uyumak ve yaptığımız işten ya sorumluyuz ya değiliz öğrenmek istiyoruz.

Sözün özü, 6197 sayılı yasanın gündemde olduğu şu günlerde Eczacılık mesleğinin ve Eczacının resmi tarifinin yapılması gerekir.

Şu anda MV olan meslektaşlarımızın da bu görevlerinin bittikten sonra aramıza döneceklerini unutmamalarını hatırlatmamız gerekiyor.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat