Hakan GENÇOSMANOĞLU sordu, Oğuz EKİNCİOĞLU yanıtladı-BÖLÜM 1

SUNUŞ

Oldukça sıkıntılı bir dönem yaşadığımız ilgili herkesin malumu.

Sıkıntılar arttıkça eczacıların gözü kulağı meslek örgütlerimize daha da fazla çevriliyor.

Çözülemeyen sorunlar üst üste birikiyor. Biriktikçe çözümlerden uzaklaşılıyor.

Tam da bu dönemde...

Tam da eczacı odaları ve Türk Eczacıları Birliği yeni seçimleri öncesinde bizim de gözümüz geçen dönem seçimlerde TEB Genel Başkanı adayı olmuş Ankara Eczacı Odası Başkanı Ecz. Oğuz Ekincioğlu’ na çevrildi.

Sevgili Oğuz’a "bir söyleşi/ röportaj yapalım..." dediğimde, "yapalım" dedi.

Bize Ankara yolu göründü.

Ertan’ ın emin direksiyonu ile Ankara’ya vardık.

Ankara Eczacı Odası’ nın oldukça çağdaş ve güzel yapılmış, donatılmış yeni binasına konuk olduk. Söz yerine gelmişken eczacılara yaraşan bir yapı olmuş, kutluyorum.

Röportajımız tam bir söyleşi havasında geçti.

Hem hava sıcaktı hem sohbet. Konuştukça konuştuk.Bir gazete röportajı gibi değil bir arkadaş sohbeti ortaya çıktı.

Arkadaşlarımız uyarmasa herhalde saatler sürecekti.

Söyleşiyi 2 bölüm halinde yayınlıyoruz.

Yine tasarısından yayınlanmasına kadar bu söyleşi/ röportaja emek vermiş sevgili dostlarım Ecz. Ertan Çiftçi’ye, Ecz. Nurdan Şahin’e, Ecz. Özlem Demir’ e teşekkür ediyorum.

Ankara Eczacı Odası Başkanı Sayın Ecz. Oğuz Ekincioğlu’na çok teşekkür ediyorum.

(H.G)


 

Hakan Gençosmanoğlu Sordu, Oğuz Ekincioğlu Yanıtladı


SÖYLEŞİ/ RÖPORTAJ

1.BÖLÜM


TEB Genel Başkanlığı Adaylığı

TEB Yönetimi İle İpler Koptu mu?

H. Gençosmanoğlu: Bizi konuk ettiğiniz için çok teşekkür ediyoruz. Yeni binanız çok güzel olmuş. Güle güle kullanın. Tebrik ederiz.

Söyleşiye şöyle kitabın ortasından bir soru ile başlayalım.... Geçtiğimiz dönem TEB Genel Başkanı adayıydın. Bu dönem de yine aday mısın?

O. Ekincioğlu: Hoşgeldiniz. Burada olmanızdan dolayı biz teşekkür ediyoruz.

Sorunun yanıtına gelince...Bunu arkadaşlar arasında sohbet ederken de konuşuyoruz. Aslında adaylık sürecinin nasıl işlediğine bakmak lazım. Geçtiğimiz dönemde ne kişisel olarak benim ne de ekibimizin aklında böyle bir adaylık yoktu.

Geçen dönem TEB ölçeğinde birlikte hareket ettiğimiz ettiğimiz odalar çok klişe olacak ama öyle uygun gördüler. Biz bize verilen görevi en uygun şekilde yapmaya çalıştık. Önümüzdeki dönemde de böyle bir adaylık olur mu olmaz mı buna çok takılmıyorum. Bunu samimi olarak söylüyorum. Hem kişisel anlamda hem de Ankara Eczacı Odası’nın TEB’deki temsiliyeti anlamında.

Biz doğru yapının doğru temsiliyetini, eczacının haklarını doğru şekilde savunacak doğru bir yapının kurulmasına katkı koyarız. Buna birlikte hareket ettiğimiz odalarla ve Ankara Eczacı Odası ekibi ile birlikte karar veririz. Üzerimize düşen görevi yaparız, buna adaylık da dahil.

 

H.Gençosmanoğlu: Peki, sana göre önümüzdeki dönem tüm eczacı odalarının bir şekilde katılımcı olduğu tek bir uzlaşma listesi ile seçime gitme olasılığı var mı?

O. Ekincioğlu: Şu andaki yapıyı değerlendirdiğinizde bütün Türkiye’yi kapsayacak bir uzlaşma listesinin olması mümkün görünmüyor.

Çünkü bize göre TEB antidemokratik bir şekilde yönetiliyor. Eczacı Odaları dışlanmış durumda. Örneğin, eskiden göstermelik te olsa başkanlar danışma kurulları yapılırdı. Şimdi artık o bile yapılmıyor.

 

H. Gençosmanoğlu: Tümüyle bağ koptu diyebilirmiyiz yani?

O. Ekincioğlu: Evet, koptu diyebilirsiniz.

Bırakın katılımı artık bize bilgi dahil verilmiyor. Bakın şu anda gündemde olan SGK protokolü ve 6308 sayılı yasanın yönetmeliği hakkında hangi eczacı odası başkanının bilgisi var ki?

 

H. Gençosmanoğlu: TEB’in bu tavrı muhalif eczacı odaları için mi geçerli? Yoksa bütün eczacı odaları için mi?

O. Ekincioğlu: Eğer TEB muhalif olarak gördüğü odalardan yani bizlerden görüş almayıp diğerlerinden alıyorsa zaten demokrat olduğunu iddia edemez. İş kopmuş demektir.

 

H. Gençosmanoğlu: Bu kopma geri dönüşü olmayan bir süreç mi? Bu durum onarılamaz mı?

O. Ekincioğlu: Mesleğin çıkarlarını düşünüyorsak geri dönüşü olmayan bir süreç olmaz. Ama şu anda ki TEB yönetiminin tavrı, davranışı, çalışma biçimi bir konsensusa olanak vermeyecek gibi görünüyor.

Şu andaki tablo bu. Şu anda benim net olarak bildiğim TEB yönetimi Hiçbir konuda Ankara Eczacı Odası’na bilgi vermiyor.

 

H. Gençosmanoğlu: Üstelikte aynı ildesiniz. Halbu ki sıcak bir dayanışma içinde olmalısınız. Olması gereken bu.

O. Ekincioğlu: Bakın...TEB yönetiminden defalarca yönetmelik taslağı istedik, bugüne dek vermediler.

Genel Sekreter ısrarla vermiyor. Ne, kimden, ne amaçla saklanıyor onu da bilmiyorum.

 

H. Gençosmanoğlu: Kişilerle ilgili konuşmak çok doğru değil ama TEB de tartışmalı bir genel sekreter var galiba ve bu tartışmalı hali çok öne çıkıyor.

O. Ekincioğlu: Bizim de Ankara Eczacı Odası olarak ne genel başkanla, ne genel sekreter ne de başkası ile ilgili özel bir tavrımız yok.

Ama genel sekreter bir örgütün bel kemiğidir. Büyük ölçüde genel sekreter sorumludur. Merkez Heyeti’ nin tamamını değerlendirdiğinizde meslek örgütümüzü doğru yönetmiyorlar.

Eczacı ciddi ekonomik sıkıntı içerisinde, çok ciddi sorunlar var. Uzun süredir TEB hükümetle ve görüştüğü bakanlıklarla son derece uyum içerisinde gidiyor. Ve ortada maalesef bir çalışma göremiyoruz.


Yurtdışından Getirilen İlaçlar

H. Gençosmanoğlu: Bu son olarak yurt dışından getirilen ilaç meselesi var. O konuda ne diyorsun?

O. Ekincioğlu: Bunu hep söyledik basında konu oldu. Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belli idi.

Bu konu ile ilgili hastalara ilacı ulaştırma konusunda TEB’in hizmet kalitesini yükseltmesi gerekiyor. Biz bu konu ile de öneri yaptık. Dedik ki; bütün eczacı odaları bu konu ile ilgili bir personel istihdam etsin. Eczacı odaları da hizmet yönünde çok aktif çaba harcasın. TEB burdan elde edilen gelirden eczacı odalarına bir pay aktarsın. Hizmet kalitesini yükseltmek ile ilgiliydi önerimiz. Ama sonradan TEB, "siz bunu dillendirdiniz onun için elimizden aldılar" diye bizi suçladılar.

Ankara Eczacı Odası/ Hedefler/ Meslek Hakkı

H. Gençosmanoğlu: Biraz da Ankara Eczacı Odası’ ndan konuşalım. Elbetteki bütün eczacı odalarımız önemli ama Ankara sonuçta başkentin eczacı odası. Bu yönüyle daha bir önemli galiba.

Bildiğim kadarıyla yeniden adaysın bu dönem.

O. Ekincioğlu: Evet, adayım.

 

H. Gençosmanoğlu: Önümüzde ki dönemle ilgili başkentin eczacı odasının başkanı olarak ne düşünüyorsun?

Hedefleriniz neler? Başlıklar halinde sıralarsak özet olarak neyi değiştirmek istiyorsunuz?

O. Ekincioğlu: Biliyorsunuz meslek hakkı adı altında verilen komik bir bedel var ... Hak edilmiş bir meslek hakkını yasal olarak kazanmayı amaçlıyoruz. Bunu projelendirdik te... Ancak çoğu yerde TEB muhatap alındığı için bunun TEB eliyle yapılması zorunlu.

Onun için katılımcı bir TEB’i arzuluyoruz. Elbetteki bir çok projemiz var. Kitapçık halinde yayınladık onu. Önümüzde ki günlerde meslektaşlarımıza ulaştıracağız.

Ancak temel meselemiz ekonomik mesele. SSK’nın serbest eczanelere açıldığı ilk yıllarda temel meselemiz bürokrasi idi. Ama şimdi temel meselemiz ekonomik. Bunun için eczanelere artı değer katacak yeni projelere ihtiyacımız var. Bunlardan en başta geleni meslek hakkı.

 

H. Gençosmanoğlu: Evet, herkesin üzerinde birleştiği konu bu.

O. Ekincioğlu: Eczanelerde tansiyon takibi, diabet takibi, hasta takibi yapılmalı. Siz bir artı değer yarattığınız zaman artı bir değeri hakedersiniz.

 

H. Gençosmanoğlu: Çok sistematik olmasa da bunları yapıyoruz aslında eczanelerimizde.

O. Ekincioğlu: Bütün bunlar daha kurumsal ve sistematik yapılmalı ve hükümete anlatılabilmeli.

Bir örnek vereyim... Biliyorsunuz İtalya’da yoğun bir ekonomik kriz var. İtalyada eczacılar gitmişler hükümete demişler ki; biz eczanede tansiyon, diabet, hasta takibi yapacağız, enjeksiyon ve belli tahlilleri yapacağız. Ve bunları ücretsiz yapacağız. Planları şu... Bir yıl kadar bunları ücretsiz yapıp, yarattıkları artı değeri gösterip bir meslek hakkı talep etmek.

Diğer yandan eczaneden satılan ürünlerin gamını genişletmek gerekiyor.

Eczacıları mümkün olduğunca SGK’ya bağımlı hale gelmekten kurtarmak gerekiyor. Ekonomik projeleri kesinlikle geliştirmek gerekiyor.

Ankara Eczacı Odası olarak bütün depoları tek bir ekranda monitörize etmeyi hedefliyoruz.

 

H. Gençosmanoğlu: Bu çok önemli... Ama buna izin verirler mi?

O. Ekincioğlu: Tüm depolarla görüşeceğiz. Eczacı eczanesinden ekrana girdiği zaman alt alta tüm depoların satış şartlarını görecek. Ona göre alım yapacak.

 

H. Gençosmanoğlu: Tekrar edeyim, buna izin verecekler mi?

O. Ekincioğlu: Şöyle söyleyeyim...Biz bunu Ankara için tasarlıyoruz. Uğraşacağız. Güçlü bir TEB bunu tüm Türkiye’ de yapar.

Muhalefet Etkisiz mi?

H. Gençosmanoğlu: Peki yeniden TEB zeminine bir dönüş yapalım. TEB’i eleştiriyorsunuz tamam. Ama muhalif eczacı odaları yapısından, o platformdan da pek bir şey çıkmadı gibi görünüyor. Bir çalışma bir alternatif yok. En azından görünür değil...

O. Ekincioğlu: Buna katılmıyorum. Sonuçta bizim eczacı odalarımızın da rutin işleri var. Onlarla çok meşgulüz. Ancak her şeye karşın bir refleks kabiliyetimiz var. Aramızda güçlü bir iletişim var. Belki ortak deklerasyonlar çıkartmak istemedik.

 

H. Gençosmanoğlu: Yok söylediğim deklerasyon değil. Deklerasyondan öte sözünü ettiğim şey projeler. "Tespit şudur, çözüm budur", şeklinde çıkışları kastediyorum.

Üstelik aslında sizler çok geniş bir üye tabanına yaslanıyorsunuz. O anlamda çok güçlüsünüz. Belki TEB kadar güçlüsünüz.

O. Ekincioğlu: Evet... Üye sayısı açısından Türkiye’nin %65’iyiz.

 

H. Gençosmanoğlu: Evet... Bir de oradan bakmak lazım.

O. Ekincioğlu: Belki görünür değil ama çok yoğun çalışıyoruz aslında. Kendi aramızda bir görev bölüşümü yaptık konuları dağıttık. Örneğin, OTC hakkında ne düşünüyoruz.

Bizim her konuda ortak düşüncelerimiz ve çözüm önerilerimiz var. Ancak bunları yayınlamak istemedik. Biz muhalif olarak bilinen eczacı odaları bunları yayınlasak hemen şiddetli bir biçimde "örgütü bölmekle" suçlanıyoruz.

 

H. Gençosmanoğlu: Ama bu bana çok doğru gelmiyor.

Meslek örgütümüzün içinden çok eczacıların ne düşündüğü daha önemli değil mi? Yani eczacı şunu söylemez mi? TEB çalışmıyor üretmiyor ama bak burada bir yapı var çalışıyor ve üretiyor, sizi takdir etmez mi? Eczacı sahip çıktığında o bölüyorlar suçlamasının ne anlamı kalır?

O. Ekincioğlu: Evet... Bir bakıştan o da doğru eczacı sahip çıktığında bir anlamı kalmaz. Ama "bölenler" suçlamasını aşamıyoruz belki.

Bakın... Bizim TEB’de biri başkanlık divanı üyesi olmak üzere iki arkadaşımız vardı. Ama onları oradan çektik. Çünkü TEB çalışmıyordu ve eczacının nasıl baktığı bizim için daha önemliydi.

Yoksa bizim temsiliyet sorunumuz yoktu. Örgütü parçalama suçlaması örgüt içindeki siyasetle ilgili. 8-10 oda bir yere imza attığınız zaman böyle bir suçlama ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Ama bakın TMMOB meselesinde 32 eczacı odası imza attık.

 

H. Gençosmanoğlu: Ona geleceğim birazdan.

Açık ve samimi konuşmak gerekirse kendi adıma meslek örgütümüzün tüm unsurlarında bir yılgınlık, yorgunluk, karamsarlık görüyorum. Sen ne diyorsun bu konuda? Yok mu böyle bir hava?

O. Ekincioğlu: Bu doğru eczacıda da aynı hava var. En tepeden aşağıya doğru yayılan böyle bir hava var. TEB’in dengesi şaşmış. Ne zaman kavga edeceğini ne zaman uzlaşacağını bilemiyor.

Bir dönem gereksiz kavgalar edildi. Sonra uzlaşıldı. Oysa TEB sorunlarını doğru zamanlarda doğru kanallara ulaştırmayı bilmeli. Böyle bir tavır mutlaka karşılığını bulur.

Haziran Direnişi Meslek Örgütlerimize Nasıl Yansır?

H. Gençosmanoğlu: Peki... Haziran ayında yaşananlara Haziran direnişine gelmek istiyorum. Müthiş bir silkiniş oldu.

Bütün ülkede ezberler bozuldu. Haziran ayı öyle görünüyor ki bundan sonra her kesimi etkileyecek, tüm meslek örgütlerini etkileyecek. Bu dalga eczacı örgütlerini nasıl etkileyecek?

Gerçi etkiledi bile galiba hiç yanyana gelmeyen eczacı odaları, 32 eczacı odası TMMOB meselesinde ortak imzalı bir deklerasyonla çıktı. Açıkçası deklerasyondan haberim olunca ben de şaşırdım. Soruya devam edeyim. O temelde bir TEB aday listesi oluşumu olabilir mi?

O. Ekincioğlu: Bu biraz fal bakmak gibi olur.

 

H. Gençosmanoğlu: Türkiye’yi sarsan bir toplumsal hareketin eczacı örgütlerini etkilememesi mümküm mü?

O. Ekincioğlu: Bence etkilememesi mümkün. Çünkü TEB seçim süreci değişik bir süreç. Açıkçası TEB seçimlerinde doğru yönetecek kadro kaygısı maalesef önde olmuyor.

TMMOB meselesine gelince biz imzalara değil içeriğe baktık. Tek başımıza da olsak imzalardık. Çünkü TMMOB’un başına gelen yarın bizim örgütümüzün de başına gelebilir. Kendi örgütümüzün geleceği adına kaygılandığımız için oraya imza attık.

 

H. Gençosmanoğlu: Mesela bu sözleşmenin geciktirilmesi böylesi bir amaçla olabilir mi?

O. Ekincioğlu: Tabi onu TEB’e sormak lazım. Sözleşme ile ilgili hiç birşeyden haberimiz yok ki, geciktirilme sebebini bilelim. Keşke o deklerasyonun altına 54 eczacı odası da imza atsaydı.

 

H. Gençosmanoğlu: Daha net olarak sorayım... Haziran Direnişi Türkiye’yi silkeledi. Bizim meslek örgütülerimizi silkelemeyecek mi?

O. Ekincioğlu: Umarım silkeler. Ama bunu söyleyebilmek gerçekten fal bakmak olur. Ama umarım silkeler.

Bir şey söyleyeyim, hiç gezi eylemleri olmasaydı TMMOB’ a bu yapılsaydı, yine bu imza atılırdı.

H. Gençosmanoğlu: Ama bu TMMOB’a yapılan gezi eylemlerinin sonucu değil mi zaten...

Neyse... Şöyle bir soru sorsam bundan10 yıl sonra eczacılığı nerede görüyorsun ?


Eczacılığın Geleceği

O. Ekincioğlu: Eczacılık, doğru bir şekilde kendini geliştirirse iyi bir noktada görüyorum.

10 yıl sonra 6308’ in olumlu yansımalarını da hissetmeye başlayacak eczacı... Eğer kendimizi doğru bir sekilde geliştirebilirsek, hizmet alanlarımızı arttırabilir, halkın eczacıya olan ihtiyacını arttırabilecek bir noktaya götürebilirsek iyi bir noktada olabiliriz.

TEB’in buna kesinlikle öncülük etmesi ve projeler geliştirmesi gerekiyor. Ama bu şekilde kalırsak yok olmaya mahkumuz.

 

H. Gençosmanoğlu: Bu bence de doğru bir tespit... Ama ben eczacılık gelişecek gibi görüyorum. Özellikle bu yasadan sonra değer kazanacak. Gelecekte tabi...

O. Ekincioğlu: Evet... 8-10 yıl sonra. Çünkü; şu anda kamuda çalışan eczacılar dahil herkesin muktesep hakkı var.

Şunu da söylemek istiyorum... Önümüzde ki dönem TEB’de etkin rol alırsak... Bunu proje kitapçığımıza yazdık... Sözleşmeler mümkün olduğu kadar sembolik bir ücretle eczacılara verilmeli.


 

Yardımlaşma Sandığı


H. Gençosmanoğlu: Bana gelen iletilerden biliyorum bu sözleşme parası meselesine meslektaşlarımız haklı olarak çok tepkililer...

Laf lafı açıyor... Bu yardımlaşma sandığı meselesine ne diyorsun?

O. Ekincioğlu: Şu anda işliyor mu ki yardımlaşma sandığı?

 

H. Gençosmanoğlu: Yardımlaşma sandığı özellikleri kalmadı. Banka kredisi gibi işliyor...

O. Ekincioğlu: Şu anda İş Bankası kredisi ile dönen bir yapı haline geldi.

Yardımlaşma Sandığı’ nın doğru bir proje ile eczacıdan da biraz daha fazla katkı payı alınıp bir emeklilik modeli haline getirilmesi lazım.

Siz eczacıya bir emeklilik olanağı sağlamazsanız Türkiye’de ki eczane artışını ancak yasa zoruyla engellemeye çalışırsınız.

Ama eczacı emekli olduğunda belli bir yaştan sonra kendi hayatını idame ettirecek bir ekonomik model önüne sunarsanız bunu doğal olarak sağlarsınız.

Bugünkü eczane çalışma şartlarında yaşlanmış eczacı meslektaşlarımızın çalışmaya devam edeceğini düşünmüyorum. Ekonomik kaygılarla çalışmaya devam etmek zorunda kalıyorlar.

 

H. Gençosmanoğlu: Ama anlamlı bir emeklilik maaşının olması lazım.

O. Ekincioğlu: Evet... Dediğim gibi gibi hayatını idame ettirebilecek bir modelin sunulması lazım...

Bunun Türkiye’de örnekleri de var... Yapılmamış, başarılmamış bir şey değil. Bankaların sandıkları var. Bu banka sandığı modeli ile yapılabilir. Elbette ki zorluklar çıkacaktır. Ancak bu zorlukları aşmayı bilmek lazım.

Son bölgelerarası toplantıda TEB saymanımız çıktı dedi ki: Biz bunun yapılamayacağına karar verdik.

 

H. Gençosmanoğlu: Evet, TEB böyle diyor...

O. Ekincioğlu: Neden yapılamasın? Ortada yapılmış, başarılmış örnekleri var. Onları incelersiniz. Gerekirse uluslararası bir şirketle çalışırsınız.

Bunu mutlaka yapmak lazım... Bizim projelerimizden biri de bu.

 

H. Gençosmanoğlu: Yardımlaşma Sandığı İş Bankası’ndan geri alınmalı mı?

O. Ekincioğlu: Yardımlaşma Sandığı eski yapısından daha konservatif.

İş Bankası ile yapılmış olan anlaşmanın detaylarını bilemiyorum. Bugün için alınsın alınmasın demek çok kaba bir yaklaşım olur. Ama şu anda şunu söyleyebilirim Yardımlaşma Sandığı’nın ne farkı var ki banka kredisinden?..

 

H. Gençosmanoğlu: Çok fark yok galiba.

O. Ekincioğlu: Hiç bir farkı yok. Çok çok az düşük faizi. Eskiden belki kredi alırken uygulanan işlemler biraz daha fazla sıkıntı veriyordu senet imzalanıyordu vsvs.. Ama faizde hiç değilse ciddi farklar vardı.


H. Gençosmanoğlu: Şimdi de söyle bir sorun var. Bu yönde çok ileti geliyor meslektaşlarımızdan...Banka eczacının önce geçmişine bakacağım gibi sorgulama yapıyor. Sanki kendisi kredi verecekmiş gibi.

O. Ekincioğlu: Evet... Bu doğru değil. Sonuçta eczacının kendi kuruluşu.


Ticari İskontolar/ Taşıma Zararı

H. Gençosmanoğlu: Ticari iskontolar konusunda ne düşünüyorsun? Biliyorsun... Uzunca süre gündemimizde kaldı taşıma zararlarının sırtımızdan alınması konusu. Zamanla unutuldu, kapandı gitti. İskontoların artması ile zararımız büyüdü gitti. O sorun aslında duruyor. Kimse dile getirmiyor ama.

O. Ekincioğlu: Dünyanın hiçbir yerinde herhalde böyle bir uygulama yoktur.

Bu sorundan eczacıların mutlaka kurtarılması lazım tabi. Sorun orta yerde duruyor. Herşey kayıt altında biliniyor. Sanayicilerle kamu kendi arasında bunu halletmeli. Bu konuda ısrarcı olmak gerekiyor.


 

1.BÖLÜM SONU

DEVAM EDECEK

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat