BÖLÜM 2- Hakan Gençosmanoğlu Sordu, Oğuz Ekincioğlu Yanıtladı

SÖYLEŞİ/ RÖPORTAJ

 

2.BÖLÜM

 

Siyaset ve Meslek Örgütlerimiz

H.Gençosmanoğlu: Meslek örgütümüzün içinde çokça tartışılan başka bir konuya gelelim... Siyaset ve örgüt yöneticilerimizin ilişkisi hakkında ne düşünüyorsun?

Biliyorsun şimdi önümüzde yine yerel seçimler var genel seçimler var... Çolak’ın belediye başkanı olması konuşuluyor, Kızılay’ ın belediye başkan adaylığı için uğraştığı konuşuluyor. Nasıl bakıyorsun meseleye?

O. Ekincioğlu: Biliyorsun şöyle bir şey var...

Türkiye’de yapılan tüm seçimlerde partilerin genel başkanlık makamlarına yazılar yazıyoruz. Meslektaşlarımızı desteklemek, seçilebilmelerini sağlamak için.

Çünkü; hangi partiden olursa olsun "mecliste ne kadar eczacı milletvekili olursa o kadar iyi olur" diye düşünüyoruz.

Biliyorsun... Sen de oradaydın...Geçen dönem TEB Genel Başkanı adayı olduğumda kongre kürsüsünden "meslek örgütümde görev yaptığım süre içinde hiçbir siyasi partiye aday olmayacağım" dedim.

Çünkü; ben bunu doğru bulmuyorum. Olanlara saygım var. Onlara bir şey demem. Ama ben böyle düşünüyorum. Meslektaşlarıma "meslek örgütümde görev yapacağım" dediysem başka bir alanda adaylığı, faaliyeti doğru bulmuyorum.

Şimdi Ankara Eczacı Odası başkanlığı’na yeniden adayım. Ve yine aynı şeyi söylüyorum.

Elbette ki benim de bir siyasi görüşüm var. Ama burada görev yaparken bunu doğru bulmuyorum.

 

H. Gençosmanoğlu: Ama siyasetle de ilgilenmek gerekmiyor mu? Ayrıca kişiler için siyaset yapmak ta bir hak değil mi?

O. Ekincioğlu: Tabi ki yaptığımız görev gereği siyasilerle görüşüyor, Türkiye’nin siyasi gündemini en ince detayına kadar takip ediyoruz. Bu başka bir şey...

Ama şunu yapamam... Ankara Eczacı Odası gibi bir eczacı odasının başkanıyım. Meslektaşlarıma gönül bağlarım var. Yapmayı vaat ettiğim şeyler var. Bunları bırakıp siyasete girmeyi kendi adıma doğru bulmam. Ama dediğim gibi... Yapanlara bir şey demem... Saygı duyarım. Ben tercih etmem. Aldığım görevi layıkıyla yapayım, yeter.

 

Yönetmelik Nerede? 

H. Gençosmanoğlu: Peki bu yönetmelik ne olacak yönetmelikten hala haber yok. Yasa çıktı ama uygulanamıyor. Yani ne olacak bu yönetmelik işi.

O. Ekincioğlu: Bizim de haberimiz yok. Bilgi vermiyorlar ki...

 

H. Gençosmanoğlu: Niye saklıyorlar bu yönetmeliği böyle...

O. Ekincioğlu: Edindiğimiz bilgiye göre meslek puanı hesaplama yöntemi torba yasanın içinde ya... Eylül ayında çıkacakmış bu yasa... Onu bekliyorlarmış. Bu yönetmelik taslağının eczacı odalarına verilmemesi çok büyük bir ayıptır.

 

H. Gençosmanoğlu: Genel Sekreter Kızılay sürekli ısrarla "ben bilgi verdim" diyor.

O. Ekincioğlu: Yüzeysel sözlü bilgiden söz ediyor... Biz iyice inceleyelim, görüş bildirelim, revize edelim öyle gitsin Sağlık Bakanlığı’na diyoruz. Kabul etmiyorlar.

H. Gençosmanoğlu: Doğrusu bu... Böyle olmalı tabi...

O. Ekincioğlu: TEB ceviz kabuğu gibi içine kapandı. TEB Yönetimi eczacı odalarıyla bir çeşit amir- memur ilişkisi kurmaya çalışıyor. "Şunu yapın, bunu yapın" şeklinde bu kabul edilemez bir durum...

 

H. Gençosmanoğlu: Peki seçimler dışında bu işleyişi kırmanın bir yolu yok mu ? Tek çare sandık mıdır?

O. Ekincioğlu: Bunu kırmak için sandık dışında biz elimizden geldiğince kendimizi ifade ediyoruz. Yanlışları söylüyoruz ama karşı taraf bir adım atmıyorsa ve bunun farkına varmıyorsa o zaman bunun böyle devam etmesi ile ilgili ihalenin bunu söyleyenlere değil kulak asmayanlara kalması gerekir.

 

H. Gençosmanoğlu: Bence ihale eczacıya kalıyor.

Bu görüşme konusunda kamuda bir tavır değişikliği var galiba. Eskiden kamu yönetici eczacı odaları yöneticileri ile görüşürdü Şimdi çok görüşmek istemiyorlar galiba. İletişimi sadece TEB İle kurmak istiyorlar.

O. Ekincioğlu: Sen olsan görüşür müsün? 3,5 yıllık sözleşmeyi cebe koymuşlar. Eskiden her yıl sözleşme yapardık. Her yıl pazarlık yapma şansımız vardı. Aslında kamunun il müdürlükleriyle görüşüyoruz.

H. Gençosmanoğlu: Ama sizin o görüşmeleriniz makro sorunlarlarla ilgili değil. Kendi ilinizin sorunlarıyla ilgili.

O. Ekincioğlu: TEB’ in görüşmesi de bir işe yaramıyor ki... Çünkü katılımcı demokrasiyi benimsemiyorlar. Oradan güç almıyorlar.

 

H. Gençosmanoğlu: Soruyu şöyle mi sormak lazım... Belki de eczacı odası yönetim kurullarının yanında üyeleri TEB’e yönelik demokratik baskı yapmaya çağırmak lazım...

O demokratik baskıyı biraz daha elle tutulur hale getirmeye mi çalışmak gerekli?

O. Ekincioğlu: Bunu ben doğru bulmam. Üyeyi TEB ile karşı karşıya getirmek doğru değil. Tam tersi bu odaların görevi. Odalar doğru bir TEB yapılanması kurmalı. Üyelerde o yapının arkasında durmalı.

Bu bizim görevimiz. TEB doğru işler yaparsa arkasında dururuz. Yanlış işler yapar yanlış kararlar alırsa o kararları kilitleriz.

 

H. Gençosmanoğlu: Peki bu muhalif eczacı odalarının sekretaryası çalışmaya devam ediyor mu?

O. Ekincioğlu: Evet... Ediyor.

H. Gençosmanoğlu: Yani rutin çalışmalarınız devam ediyor....

O. Ekincioğlu: Yalnızca TEB Muhalefeti anlamında devam etmiyor. Mesleğin projeleri anlamında devam ediyor. Orada çok fazla dostluklar oluştu. Demin anlatmıştım bunları…

 

 Marketlerde İlaç Satışı

H. Gençosmanoğlu: Marketlerde ilaç satısı konusu devamlı konusuluyor.Nasıl bakıyorsun bu meseleye? Marketlerde ilaç satışı yaklaştı mı? Böyle bir risk var mı?

O.Ekincioğlu: İlacın OTC olarak tanımlanması ilacı ilaç olmaktan çıkartmıyor.

Biliyorsun, bunun yurt dışındaki uygulaması da var.Bu işte yine güçlü örgütten geçiyor. OTC ilaçlarının yine eczacı danışmanlığında eczane içinden satılması gerekiyor. Güçlü örgüt bunu doğru şekilde anlatır ve olay olması gerektiği gibi olur.

 

H. Gençosmanoğlu: Ankara Eczacı Odası Başkanı olarak bir istihbaratın vardır... Bu alanda neler oluyor? Devlet neler tasarlıyor? Bu alanda bir bilgin var mı? Burası devletin göbeği Ankara...

O. Ekincioğlu: Arka planda bir çalışma varsa bilmiyorum. Ama kısa vadede ilacın markete çıkması ıle ilgili bir hazırlık yok. Öyle bir şey olursa zaten bu işin son noktasıdır. Bu batan geminin bayrağının suya girmesi demektir. Sağlık bakanlığından ruhsatlı ürünlerin yalnızca eczanelerden satılmasına çok iyi sahip çıkmak gerekir.

 

H. Gençosmanoğlu: Biliyorsun...İlaç reklamları giderek yaygınlaşıyor.

O. Ekincioğlu: Evet bunlar Tarım Bakanlığı ruhsatlı ilaçlar.

H. Gençosmanoğlu: İyi ya... Ruhsatlar Tarım Bakanlığına kayar ilaç pazara düşer.

O. Ekincioğlu: Bazı şeyler yaşanılarak görülüyor. Halk sağlığı açısından bu tip ilaçların markete çıkmasıyla görülecek sakıncalarla birlikte onlardan geri adım atılacağına inanıyorum.

H. Gençosmanoğlu: Ama çok uzun bir süreç olmaz mı? Tehlikesi görülecek de..

O. Ekincioğlu: Çok uzun olacağını zannetmiyorum...

 

H. Gençosmanoğlu: Sağlık otoritesinin bu konuya şu aşamada çok ta dikkat edeceğini düşünmüyorum.

O. Ekincioğlu: Yok yok. Bakanlık dikkat ediyor.

H. Gençosmanoğlu: Mustafa Eraslan denilen adam her akşam televizyonlarda.

O. Ekincioğlu: Sağlık Bakanlığı aleyhinde onlarca dava açtı.

Aslında onların silahıyla davranmak lazım. Ciddi bir kamu çalışması yapmak lazım.

TEB’in bunu yapacak bütçesi var. Toplumdaki eczacı imajını belli bir noktaya getirmek için televizyonlar, gazeteler bütün iletişim araçları kullanılmalı. Bunu da profesyonelce yapmalı. Uzun soluklu profesyonel bir çalışma yapmak lazım. İnsanlarımızın bu konuda eczacıya güvenmesi sağlanmalı.

Biz Ankara Eczacı Odası olarak çok kısa spotlar halinde yaptık. Ama bu odaların mali açıdan altından kalkacağı bir şey değil. Ama TEB bunun altından kalkabilir bunu yapabilir.

 

H. Gençosmanoğlu: Şöyle bir şey diyebilirmiyiz.... Şu anda ki TEB yönetimi siyasi iktidar ve sağlık otoritesi ile tam olarak uyumlu olarak çalışıyor. Bunu söyleyebilirmiyiz?

O. Ekincioğlu: Bunun çok net cevabı olmaz ama görülen o. Siz farklı bir şey görüyor musunuz?

H. Gençosmanoğlu: Yok ben de aynısını görüyorum. Çok net olarak uyum içinde çalışıyorlar.

O. Ekincioğlu: Meslek örgütleri meslektaşlarının çıkarları aleyhine bir şey yapıldığında eylem yaparlar.

Ama ne zaman uyum içinde çalışılacağının ne zaman kavga edileceğinin iyi ayrımının yapılması lazım. Tamamen kavgacı olmak ta iyi değil. Tamamen uyumlu olmak ta...

H. Gençosmanoğlu: Bu son iki dönemdir kavgacı olmak diye bir şey yok zaten.

O. Ekincioğlu: Bir kazanım elde etmek istiyorsanız yöntemi de doğru olmak zorundadır. Sertliğe de yumuşaklığa da doğru bir biçimde karar vermek zorundasın.

 

TEB Seçimleri

H. Gençosmanoğlu: Bu kadar uyumlu gidiyorsa önünüzdeki seçimlerde Siyasi iktidarın mevcut yönetimi desteklemesi mümkün müdür?

O. Ekincioğlu: Elbette mümkündür. Ama bu önemli bir kriter değildir.

Sonuçta seçimlerde eczacılar oy kullanıyor. Oda ve delege seçimlerinde doğru tercihler yapılırsa doğru bir TEB yapılanması oluşur.

 

H. Gençosmanoğlu: Seçim sistemi nerede tıkanıyor. Orada bir problem var mı?

O. Ekincioğlu: 6643 sayılı yasanın delege sistemi ile ilgili yeni bir düzenleme yapılması gerekiyor.

Şu anda üye sayısı açısından Türkiyenin % 65’ini temsil eden odalar TEB’de temsil edilemiyorlar Temsiliyet problemi var.

 

Ne Olacak Bu Eczacıların Hali?

H. Gençosmanoğlu: Final sorusuna geliyorum.... Ne olacak bu eczacının hali?

O. Ekincioğlu: Aslında ne olacak eczacının hali sorusunun yanıtı konuştuklarımızın içinde var. TEB’in önderliğinde plan yapılacak... Eczacılar ve meslek kendini geliştirecek.

Eczacılar verdikleri danışmanlık hizmetinin alanını genişletecekler.

Toplumdaki eczacı imajı belli bir noktaya getirilecek. Şu anda sıkıntıda olan eczacıları yaşatabilirsek 8-10 yıl sonra yasanın etkilerini görmeye başlayacağız.

Eczacıların çalışma alanlarının arttırılması önemli. Özellikle yeni mezun arkadaşlarımızn kamuda ki eczacıların sorumluluk alanlarının arttırılması endüstrideki eczacıların sorumluluk alanlarını arttırılması gerekli.

Klinik eczacılığı ve çalışma alanını geliştirmeliyiz. Bütün bunlar yapıldığında toplumda eczacılığın önemi artacaktır. Eczacılığın katma değeri artacaktır.

Bence klinik eczacılık eczacıların geleceği. Tabi, var olan eczacıları yaşatmak için de ekonomik katkı koyacak projeler Üretmek lazım.

Eczane eczacıları açısından kar oranlarının düzenlenmesi lazım. İlaç fiyatlarının yeniden düzenlenmesi lazım. Bu şekilde eczane ekonomileri gitmez.

H. Gençosmanoğlu: Bu güzel sohbet ve konukseverlik için çok teşekkür ediyorum. Umarım daha güzel günler görürüz.

O. Ekincioğlu: Ben teşekkür ederim. Umudumuzu hiç kaybetmeden buradan bütün meslektaşlarıma sevgi ve selamlarımı gönderiyorum.

 

SON



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat