Dr. Ecz. Hilal Bardakcı

Kadınlar için bitkisel kökenli afrodizyaklar; Efsane mi? Gerçek mi?

Geçenlerde annemin eczanesinde ofiste otururken içeriye bir kadın müşteri girdi, yardımcılarımız ne istediğini sordular, kadın bir şeyler söyledi ama uzaktan ona bakarken tamamı erkek olan personelimize söyleyemediği bir derdinin olduğunu anladım. Hemen alt kata inip kendisine yardımcı olup olamayacağımı sorduğumda çantasından gizli saklı bir kutu çıkarıp ne işe yaradığını sordu. Ve anlatmaya devam etti, ilacı (?) eşinin kullandığını ancak kendi dolabında sakladığı için ne işe yaradığını merak ettiğini söyledi.   Sözde ilaca baktığımda internetten, marketten ya da aktarlardan kolaylıkla satın alınabilen erkekler için cinsel güç artırıcı bir karışım olduğunu daha kutuyu çıkarırken anladım. Karışımın içeriğine baktığımda içinde elbette yok yoktu. Bir de latince yazılmıştı içindekiler, nereden bulduklarını merak ettiğim Withania somnifera’dan Angelica sinensis’e, ginseng’den guarana’ya kadar her şey vardı. 360 TL’ye tam bir yut ve kalp krizi geçir ilacıydı elimde tuttuğum. Kadına elindeki karışımın bir afrodizyak olduğunu söyledim, ancak bana boş gözlerle bakınca, afrodizyağın ne olduğunu ve o karışımın ne için kullanıldığını anlattım, anlatırken de kadının ne kadar utandığını fark ettim. Daha sonra erkeklerin bu konular konuşulurken utanmadığını, hatta belki gururla konuştuklarını, kadınların ise cinsel güç artırıcı ilaçlardan bahsederken ne kadar utandığını düşündüm. Neden kadınlar cinsellik konuşurken utanıyordu ki? Bir anda kendimi “Sex and the City” dizisindeki “Carrie Bradshaw” gibi hissettim ve kadınların cinsel isteklerini artırmaya (?) yardımcı olarak pazarlanan bitkisel kaynakların birer halk efsanesi mi yoksa bilimsel çalışmalarla desteklenen gerçekler mi olduğunu derlediğim bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Her ne kadar Freud kadın cinselliği ile ilgili tartışmalı psikanalitik değerlendirmeler yapmış olsa da bugün cinsel istek ve orgazm arasındaki tüm süreçlerde kadın beyni ve vücudunda çok çeşitli biyokimyasal değişimler görüldüğü bilinmektedir. Kadınlar ve erkekler arasında birbirlerini bulmak, etkilemek ve kendilerine çekmek için “feromon” adını verdiğimiz çeşitli kimyasallar üretilir. Salgılanan bu kimyasallar koklama yolu ile beyinde çeşitli alanları uyararak cinsel istek oluşmasına, üreme fizyolojisinin devreye girmesine ve üremeye yönelik davranışların oluşmasına yol açmaktadır.

Peki afrodizyak nedir? “Afrodizyak” kelimesinin kökeni Yunan güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit’ten gelmektedir. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’ne göre “afrodizyaklar”, cinsel zevk ve tatmini deneyimleyebilmek için vücudu hazır hale getiren ürünlerdir, diğer bir deyişle cinselliği uyarıcı ürünlerdir. Afrodizyaklarla ilgili anekdodal bilgilerinin çoğu doğrudan erkeklere aittir ve özellikle PDE5 inhibitörlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte milyar dolarlık bir endüstri haline gelmiştir, ancak kadınlar için bu konudaki çalışmalar çok eksik ve bir o kadar da gereklidir. Bugün kadınların %40’ında çok çeşitli sebeplerden dolayı cinsel işlev bozukluğu tanımlanmıştır. Bunların önemli bir kısmını ise cinsel isteksizlik oluşturmaktadır. Kadınlardaki cinsel isteksizliğin patofizyolojisi tam olarak aydınlatılmamış olsa da günümüzde nörobiyolojik temellere dayandırılmaktadır. Norepinefrin, serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterler, opioid ilaçlar, endocannabinoidler kadınlarda cinsel isteği çeşitli şekillerde etkileyen hormonlar ve ilaçlardır. Bunlar ve bunlara benzer hormonlar ve ilaçlar, bu hormonların seviyelerini etkileyen çeşitli doğal kaynaklı veya sentetik bileşikler kadınlarda afrodizyak veya tersi etkiye sebep olmaktadır.

Yapılan çalışmalar menopoz sonrası kadınların yaklaşık %70’inde hormonal durumun değişmesine bağlı olarak cinsel isteksizlik görüldüğünü göstermiştir. Hormon replasmanı ile ya da bitkisel kökenli ürünlerin kullanılması ile kadınlarda menopoz semptomları giderilebilmekte ve dolaylı olarak da cinsel isteksizlik azalmaktadır. Yani menopoz sonrası semptomların giderilmesinde kullanılan ürünler beraberinde cinsel isteği de artırmaktadır diyebiliriz.

Bu amaçla pazarlanan ürünlerin bazılarına göz atacak olursak;

Kırmızı Yonca (Trifolium pratense)

Günümüzde hormon replesman tedavisinin kansere yatkın olarak kadınlar için büyük risk taşıdığını bilinmektedir. Aynı zamanda bu amaçla kullanılan östrojenin kanserin yanı sıra derin ven trombozu, pulmoner emboli, iskemik inme, demans ve koroner arter hastalığı görülme insidansını artırdığı görülmüştür. Bu yüzden özellikle menopoz sonrası kadınların hormon replasmanı tedavisi yerine fitoöstrojen dediğimiz, bitkisel kökenli ürünleri tercih etmesi daha sağlıklı olacaktır. Fitoöstrojenler, steroidal yapıda olmayıp ancak östrojenik etki gösteren bitkisel bileşiklerdir. Kırmızı yonca fitoöstrojenler açısından oldukça zengin bir bitkidir. Bileşimindeki isoflavonoidler kadınlarda menopoz sonrası semptomların giderilmesinde etkilidir. Günlük 40-80 mg arası kırmızı yonca ekstraktı içeren preparatların dolaylı yoldan kadın libidosunu artırıcı etkisi olduğu klinik çalışmalar ile gösterilmiştir.

Maca (Maka) Kökü (Lepidium meyenii)

Peru’ya özgü olan bu bitkiye peru ginseng’i de denir. Bu bitkinin kökünün menopoz sonrası kadınlarda östrojen seviyelerini artığı ve kortizol seviyelerini azalttığı bilinmektedir. Doğrudan bu bitkinin afrodizyak etkisi bulunmamış olsa da 1.5-3.5 g maca kökü içeren ürünlerin antidepresan kullanımına bağlı cinsel isteksizliğe iyi geldiği gösterilmiştir.

Siyah Yılan Kökü (Cimicifuga racemosa)

Bu bitkinin afrodizyak olarak kullanımına dair herhangi bir kayıt olmasa da modern fitoterapide menopoz sonrası semptomların giderilmesinde kullanılmaktadır. Bileşiminde bulunan triterpen glikozitler hipotalamus üzerinde serotoninerjik, noradrenerjik, dopaminerjik ve GABAerjik etkisi göstererek menopoz sonrası semptomların giderilmesinde yardımcı olmaktadır. Her ne kadar kadınlar için olan afrodizyak ürünlerin bileşiminde yer alsa da konu ile ilgili olduğunu gösteren herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. 

Bal
Bazı kesimlerce “balayı” kelimesinin kökeni eski zamanlarda yeni evlilerin evliliklerinin ilk ayında bal ile yapılan fermente bir içeceği tükettiğinden gelmektedir. Muhtemelen bu yanlış düşünceden ötürü de bal uzun yıllardır afrodizyak olarak anılmaktadır.  Tükettiğimiz sıradan çam veya çiçek balları her ne kadar halk arasında afrodizyak olarak nitelendirilse de bunu destekleyen herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Buna rağmen özellikle ülkemizin karadeniz bölgesinde orman gülü (Rhododendron ponticum) dediğimiz bitkinin nektarından elde edilen zehirli bir bal olan “delibal” hala afrodizyak olarak pazarlanmaktadır. Afrodizyak etkisinin olmaması bir yana bileşimindeki grayanotoksin’den dolayı oldukça da zehirli bir baldır.

Hayıt (Vitex agnus-castus)

Hayıt bitkisinin meyvelerinin cinsel isteği azaltıcı etkisi olduğu bilgisi Asurlulardan ve Plato’nun yazılarından almaktayız. Fakat tam tersi olarak dünya sağlık örgütü monograflarında da hayıt meyvesi içeren homeopati karışımlarının afrodizyak olarak kullanıldığı bilgisi yer almaktadır. Modern fitoterapide hayıt meyvesi içeren preparatları menopoz sonrası semptomların hafifletilmesinde veya giderilmesinde kullanılmaktadır. Ancak afrodizyak veya tersi etkiye sahip olup olmadığına dair herhangi bilimsel bir çalışma mevcut değildir.

Ashwagandha (Withania somnifera)

Bitkinin köklerinin afrodizyak etkisi Asurlular zamanından beri bilinmektedir. Özellikle ayurvedik tedavide afrodizyak etkisi sebebi ile yaygın olarak kullanılmaktadır. Bitkinin yerel ismi olan “ashwagandha”, Sanskritçe kökenli olup “at kadar güçlü” anlamına gelmektedir. 50 kadın ile gerçekleştirilen 8 hafta süren çift körlü, plasebo kontrollü, randomize çalışmada, %5 withanolid içeren ashwagandha kök tozunun etkisi araştırılmıştır. Günde 2 kez 3000 mg kök tozu içeren kapsül kullanan kadınlarda cinsel işlev bozukluğunun istatistiksel açıdan anlamlı olarak azaldığı görülmüştür. Yapılan ileri çalışmalar aktivitenin vücutta gonadotrophin salgısı ile ilişkili olabileceğini göstermiştir.

Çemen otu (Trigonella foenum-graecum)

Ülkemizde de oldukça popüler olan çemen’in afrodizyak etkisi çeşitli farmakope ve monograflarda belirtilmiştir. İbn-i Sina’ya ait kaynaklarda da yine çemen otunun cinsel uyarıcı etkisinden bahsedilmiştir. Özellikle ayurveda tıbbında afrodizyak olarak kullanılan bu bitki östrojen ve testosteron sentezi için başlangıç maddesi olan steroidal saponinlerce zengindir. 20-49 yaş arası 80 kadın ile gerçekleştirilen randomize ve plasebo kontrollü bir klinik çalışmada kadınlar günde 2 kez %50’si saponin glikoziti taşıyan 300 mg (*2) çemen ekstresi kullanmışlardır. Çalışma sonunda çemenin afrodizyak etkisinin olduğu, östrojen ve testosteron seviyelerini artırdığı görülmüştür. Çemen’in afrodizyak etkisi başka klinik çalışmalar ile de gösterilmiştir. Fakat östrojenik etkisinden ötürü özellikle meme kanseri riski olan kadınların çok dikkatli kullanmaları gerekmektedir.

Cacao (Theobroma cacao)

Hepimizin yakından tanıdığı kakaonun cinsel istek ve zevki artırdığı, bu sebeple uzun yıllardır hatta afrodizyak ürünlerin bileşiminde yer aldığı 1577’den beri bilinmektedir. 163 kadının yer aldığı, günlük çikolata tüketimi ile cinsel işlev arasındaki ilişkiyi değerlendiren bir anket çalışmasında ikisi arasında anlamlı bir sonuç bulunamamıştır. Ancak bu kakao’nun etkisiz olduğu anlamına gelmemektedir çünkü çalışmada pek çok eksik yön bulunmaktadır. Öte yandan kakaonun kimyasal bileşimi incelendiğinde alkaloit yapıda bir bileşik olan teobromin’in pek çok afrodizyak karışımın içinde yer aldığını görüyoruz. Bunun sebebi de teobrominin bir kardiyak uyarıcı ve düz kas gevşetici özelliğinin olmasıdır.

Dong quai, Çin Melek Otu (Angelica sinensis)

Çin’ özgü olan bu bitkinin kökleri geleneksel çin tıbbında ve ayurveda tıbbında uzun yıllardır afrodizyak olarak kullanılmaktadır. Bilimsel olarak bitkinin afrodizyak etkisinin olup olmadığına dair bir kanıt bulunmamaktadır.

Ginkgo (Ginkgo biloba)

Mabet ağacı da Dong quai gibi Çin’e özgü bir bitki olmasına rağmen ülkemizde daha fazla bilinmektedir. Beyin fonksiyonlarını iyileştirici ve kan sulandırıcı etkisinden dolayı bitkiyi tanımaktayız. Ginkgo biloba ekstresi normal kadın cinsel işlevinde önemli parametreler olan kan akışını hızlandırır, nitrik oksit üretimi artırır ve aynı zamanda düz kas gevşemesi üzerine etkilidir. Yapılan çalışmalar çelişen sonuçlar verse de 120-240 mg ginkgo ekstresinin antidepresan kullanımına bağlı cinsel isteksizlikte etkili olabileceği düşünülmektedir. Genel olarak vücut tarafından iyi tolere edilebilen bir bitki olsa da kan sulandırıcı kullananların dikkat etmesi gerekir.

Kore ginsengi (Panax ginseng)

Panax ginseng, ginsenosidler adı verilen triterpen saponinleri içermektedir. Yapılan hayvan çalışmaları kore ginsengi ekstresinin klitoral ve vajinal kaslar üzerinde etkili olduğunu ve fitoöstrojenik aktiviteye sahip olabileceğini (?) göstermiştir. Yapılan klinik çalışmalar ile günde 3 g kore ginsengi ekstresinin kadınlar üzerinde afrodizyak etkisinin olduğunu gösterilmiştir

Tabi ki bugün kadınlar için afrodizyak olarak pazarlanan bitkisel kökenli ürünler yazdıklarımla sınırlı değil. Zencefil, kırmızı biber, meyan, ısırgan, kedi otu, çarkıfelek gibi onlarca bitki halk tarafından afrodizyak olarak kullanılmaktadır. Özellikle aromaterapötik ürünler yani uçucu yağlar ise ayrı bir yazı konusunu oluşturmaktadır. Oral olarak kullanılan bitki ekstreleri ile ilgili bilimsel literatür incelendiğinde kadınlar için doğal afrodizyak olarak adlandırılan ürünlerin neredeyse tamamının klinik çalışmalar ile desteklenmediğini görmekteyiz. Çoğunlukla kullanılan bitkisel kökenli bu ürünler vücuda zarar vermese de etkili değildir.

Özetle, günümüzde kadınlar için afrodizyak olarak pazarlanan pek çok bitkisel ekstre gerçek değil aslında bir efsanedir.

İleri okuma;

Aras Petrulis, Chemosignals and hormones in the neural control of mammalian sexual behavior, Frontiers in Neuroendocrinology 34 (2013) 255–267.

Elizabeth West ve Michael Krychman, Natural Aphrodisiacs-A Review of Selected Sexual Enhancers, Sex Med Rev, 3 (2015) 279–288.

Hayley Prescott ve Ikhlas Khan, Medicinal plants/herbal supplements as female aphrodisiacs: Does any evidence exist to support their inclusion or potential in the treatment of FSD? Journal of Ethnopharmacology, 251 (2020) 112464.

Janice Pellow ve Linda McGrath, Herbal medicine for low sexual desire in menopausal women: A clinical review, Complementary Therapies in Clinical Practice ,25 (2016) 122-129.

Rany Shamloul, Natural Aphrodisiacs, J Sex Med, 7 (2010) 39–49.

Dr. Ecz. Hilal Bardakcı

Farmakognozi Anabilim Dalı

Eczacılık Fakültesi

Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat