SAYIN DIVAN, SAYIN YONETICILER, SAYIN KONUKLAR,

İstanbul Eczacı Odası Genel Kurulu'nun katılımcıları, saygıdeger meslektaslarım,

Genel Kurullara katilanlar genelde belirli bir duzeyde bilincli, ilgili, donanimli ve fakat bir o kadar da onyargili olarak hazirun listesinde yer alirlar. Burada yapilan konusmalarin, her hangi bir katilimcinin gorus ve dusuncelerini degistirmez. Bu nedenle genelde konusmalar, yonetimi elestirmek ya da savunmak uzere yapilir. Bu baglamda soylenecek cok soz oldugu kanisindayim. Son secimlerde, karsilarindaki birlesmeye karsin, cagdas, ilerici, aydinlik cevreler tarafindan ve yazdiklarimizla tarafimizdan acikca desteklenerek, goreve gelen yonetim gecen iki yil boyunca,   yaptiklari ve yapamadiklariyla elestirilecek o kadar cok veri sahibi olmamizi sagladi ki, konusmacilarin bu konuda gerekenleri yapacagina inaniyorum. Ben, bugun  degisIk bir yaklasimla size iki tur insandan konu edecegim.

Birincisi, adi YUKSEL, soyadi ENDEGER;

ikincisi, CAGDAS INSAN.

Birincisini yakindan taniyorsunuz. Icinde bulundugu ortami cesitli nedenlerle once asagilayarak elestirir. Sonra en yakin buldugu, genis olanaklari edinebilecegi yeni ortamina ayni bukalemun gibi uyum saglar. Ve yeni ortaminda sudan cikmis balik gibi degil,

Sasarsiniz sanki 40 yildir oradaymis gibi davranir.

Toplumda dogal olarak, bu tur insanlara ozenenler, oykunenler, actigi yoldan yurumek isteyenler bulunabilir. Ancak bir Hint atasozu derki: " Ayni suda iki kez yikanilmaz.!"

Bu nedenle, bu yoldan gecmek isteyen baska davranislar sergilemelidir.Ornegin, bir "Iguana" gibi¦Yanlis anlasilmasin, Iguana etyemez, bir vejetaryendir.

Iguanalar besinleri cignemek yerine onlari kesip parcalayabilecekleri kucuk dislere sahiptirler. Genelde buyuk isiriklar alirlar ve tamamini yutarlar veya basit bir dil darbesiyle besinlerini agizlarina alirlar.

Ancak bir Turk atasozu de " Buyuk lokma ye, buyuk konusma!" der.

Cagdas Eczaciligi tekeline, egemenligine alan anlayisin; ic burkan, yara acan, gogsumuzde sIkinti, bogazimizda yumru yapan gelismeler sonunda; A.K.P.nin gundeme getirdigi ve "Saglikta Donusum" aldatmacasiyla toplumun onune surulen; Uluslararasi ilac tekellerinin isterleri, I.M.F. beklerleri ve de yerli uzantilarinin isbirlikcilikleri ile burokrasinin aymazliklari ve icimizden vurulmuslugun umarsiz beklentilerine yanit aranmayis ve bulunamayislarinin sonucunda uygulana gelen politikalara onayak olanlarin; bile, bile eczaciligin icine dusuruldugu baski, zulum ve yok olus ortamini goz gore, gore " Devrim" nitelemesiyle desteklemesine ve alkislamasina sasmamak gerekir.

Yeni cagin yukselen degerlerine uyum saglayanlarin sagladigi olanaklari ve elde ettikleri orun yerlerini goz onune alirsak bunu dogal, hatta hos bile karsilayabiliriz.

Ancak, bugunku cizgisi ile ICEM'e egemen olan gorus, ulkede yetkeyi elinde bulunduran A.K.P.'nin politikalarini destekliyorsa, bunun cagdaslikla, evrensellikle, ilericilikle ve de devrimcilikle baglantisini, bagdastirilmasini, bu dumen suyunda gidisi nasil aciklayacaktir acaba CAGDAS ECZACILARA?

Once "S.S.K. acilimi" ile eczacilara sunuldugu savlanan pastanin simdi kimlere ve nasil peskes cekildigini, ulkenin soyulmasina katkilarini ve giderek birer piyon gibi kullanilan eczacilarin oligarsinin kucaginda banka kredi ve faiz baskisi ve dagitim kanallarinin iskonto iptali sarmali arasinda yok edilisini gormezden gelip tum bu yapilanlara " DEVRIM" demek icin insanin her turlu gecmisini, deger yargilarini yok sayip yepyeni bir kisilige ve kisveye burunmus olmasi gerekir.

Eger oyleyse bunun adi cagdaslik degildir, bunu savlayan da CAGDAS olamaz!

Yuksel Endeger'leri kovalayan, degisim ruzgarlari ile yel degirmeni yapmayi amaclayip, kendi yelkenlerini sisiren birileri hala cagdasliktan dem vuramaz.

Cagdaslik oyle laf kalabaligi ile olmaz. Cagdas insan ilericidir, gerici
degil!

Cagdas insan devrimcidir, sorunlari cozumlemede tutarlilik, onerilerinde
sureklilik, tasarilarinda cagdaslik, evrensellik, ilericilik barindirir
ve bunlari gercekten duyumsayarak yasama gecmesi icin cabalar, savasir.

Cagdas insan aciktir, ictendir, sicaktir, yakindir. Cagdas insan
karsisindakinin gozlerinin icine bakar. Yillarca sirtlarinda tasindigi
toplulugu dislayarak olusturdugu yeni olusumlarla basimizda kalmayi
surduren ve sonunda hedefine ulasan birinin yaptigi gibi yere bakmaz.

Cagdas insan karsi durustakileri de anlamaya calismak icin dinler ve
degerlendirir. Oyle " ben bilirim, benim dusuncem dogru, ben
hakliyim!"demez.

Karsi savlari dislayarak kesin ve egemen bir bicemle kestirip atmaz.

Cagdas insan cagdasligin olmazsa olmazi, emek yogun is ve mesleklerin
guvencesi olan sendikaciliga sasi gozle bakmaz.

Cagdas insan, caginin cagdasi ve hala gecerli dusuncelerin sahibi
VOLTAIRE' in deyisiyle:
"Dusuncelerinize katilmiyorum ama onlari savunmaniz icin gerekirse
canimi veririm" der.

Cagdas insan demokrattir, katilimcidir, paylasimcidir, ozveri ve de
ozgeci sahibidir.

Cagdas insan, ayni zamanda ilericidir, devrimcidir, ve de bence emekten yana oldugu icin genel anlamda sol deger yargilariyla donanmistir.

Sol olmanin olcutu, emperyalist kapitalizm karsisindaki tutumdur.
Sol, somuruye karsi mucadelede kendini sinar.
Sol, kapitalist sistemin istikrarini degil, iscilerin, calisanlarin, emegiyle gecinenlerin karninin doyup doymadigina, durumun farkinda olup olmadiklarina bakar.
Sol, ekonominin rakamlarina finans dunyasinin, spekulatorlerin, borsalarin, "serbest" piyasanin kurallarina gore bakmaz.
Sol, Amerikan emperyalistlerinin saldirgan tutumuna canak tutmaz.
Sol, "Ben bugun ABD icin ne yapabilirim?" diye dusunmez.
Sol, cagdasligi kuresel kapitalizmle, emperyalizmle karistirmaz.
Sol, gerilige, gericilige karsi laikligi savunurken koktencilerin basit, yavan takiyyelerine aldanmaz.
Sol, "kanun diye kanun diye kanunlarin tepelenebilecegini" bilecek olgunlukta kisilerin isidir.
Solun "demokratik haklar" diye bir derdi vardir; solcular bu nedenle gostermelik "demokrasi" yutturmacasina fazla kulak asmazlar.

 Sizlere Cumhuriyet Gazetesinden iki haber okuyacagim. Bu haberlerde gecen sendika sozcugunun yerine "ODA", emekci sozcugunun yerine "ECZACI" sozcuklerini yerlestirerek anlayiniz lutfen.

--------

Ricaci degil, mucadeleci Turk-Is

Son donemde ozellestirmeye karsi aktif mucadelesiyle kamuoyunun dikkatini ceken Turk-Is' etkili sendikalarindan Petrol-Is'in eski baskanlarindan 84 yasindaki Ziya Hepbir de kongrede bir konusma yapti.

 Venezuella devlet baskani Chavez' in petrol tesislerini kamulastiran haberini cerceveletip sendikaya hediye ederken salonda buyuk bir alkis koptu.

 "Genel grevi goze almayan liderler tasfiye edilmeli"

 AKP, bir anlamda secim sonuclariyla toplumdan vize aldigi icin emege ve sendikalara yonelik saldirilarini yogunlastiracaktir.

 

AKP'ye daha yakin bir Turk-Is isteniyor.

O nedenle "ne ricaci, ne maceraci, mucadeleci bir Turk-Is yaratilmalidir.

 Dibe vuran sendikal hareket, tam bir yol ayrimina dogru gidiyor.

Ya iyice etkisiz bir hale gelecek ya da toplumsal muhalefet olusumu icin bir kivilcimi atesleyecek.

 (Gorus/Dr. Atilla Ozsever)

----

Tekstil Sendikasi'nin Genel Baskani Ridvan Budak, TEKSIF' in iscilerin lehine kazanim elde etmedigini savunarak , "Yapilan toplu sozlesmelerde 'alinan zamlar ve haklar' diye bir seyden bahsedemeyiz. Enflasyon karsisinda emekcilerin yasamini bile koruyamiyorsaniz, orada alinan bir hak olamaz" diye konustu.

Bir sendikanin 'Herkes sakin olmali' demeye hakki yoktur. Sendikal hareketin bir sinif mucadelesi oldugu ve sermaye sinifinin butun gucuyle kendini her alanda var ettigi bir ortamda kalkip da 'Valla biz isci isveren iliskilerinde tarafsiziz' deme sansina sahip degildir" dedi.

----

Nasil da cuk oturuyor, degil mi, biz eczacilara ve bizi yonetme savi ile hicbir girisimde bulunmadan donemlerini dolduran yoneticilere!

3 Temmuz 2007 tarihinde sizin kale almadiginiz, ama bas  sozcunuz eliyle,

Kendinizce hakli nedenlerle savunma yaptiginiz, sonunda yazi sabitlemek yoluyla tarihe   gectiginiz forum sayfalarindan yaptigim cagri da ustelik sizleri de onurlandirarak;

"Yonetime karsi cekincelerimi koymakla birlikte, yasal temsilcilerimiz olarak eylul sonuna dek onlari desteklemek, gerekirse yonlendirmek, hatta kiskirtmak durumunda oldugumuzun bilincinde ve tek caremiz oldugunun gorulmesi gerektigi konusundayim.

30.000'e yakin bir eczaci kitlesinin yaklasIk ucte birini barindiran ve yaklasIk 23.000 eczane eczacisinin 5.000'e yakiniyla beste birini temsil eden Istanbul Eczaci Odasi'nin yoneticilerinin bizlerin de destegi, ilgisi ve yakin izlemesiyle; ortak bildiriye imza atan 47 Eczaci Odalarina onderlik, onculuk yaparak son imza olayindan sonra, gereken duyarligi gosteremeyen ve eski teslimiyetci tutumunu surduren T.E.B. Merkez Heyeti'ni devre disi birakarak 12-13 Temmuz ya da 19-20 Temmuz 2007 Persembe-Cuma gunleri yapilacak bir eylemle, bizlere karsi biktirici, bezdirici uygulamalari israrla ve inatla surdurmeyi aliskanlik haline getiren ve S.S.K. anlayisinin egemen oldugu S.G.K.'na ve de yok olmamizi isteyen zincir eczane heveslilerine karsi  varligimizi, hizmetten gelen gizil gucumuzu gostermemize ve bunun son sansimiz ve firsatimiz oldugunu gormemize olanak saglayacaklarina inaniyorum.

Istanbul Eczaci Odasi'nin bu gucu, birikimi ve kararliligi vardir, olmalidir, olacaktir da!

Yoksa, yokuz.

Demistim. Siz ne yaptiniz? AKP:'nin aldigi oylari bizim sirtimizdan arttirmaktan baska?

Her  on kisiden 7 sinin " eskiden kuyruklarda perisan oluyorduk, simdi cok kolay ilac aliyoruz" dedigi bir ortami ne pahasina olusturdular?

Secimlerden once soz verdiginiz, karar aldiginiz halde neden bir eylem yapmaktan kacindiniz?

13 Temmuz 2007 tarih ve 6554 kayit no ile verdigim dilekceye neden yanit vermediniz?

Neden yuzlerce eczane batmis iken , binden fazlasi batmakta iken, Hukuki yollari zorlayip, onlar adina kamuya sozlesme geregine uyulmamasi nedeniyle idari ve mali davalar acmadiniz?

Neden meslek ici egitim konularinin arasinda bir Mali MISEP yapmayi dusunmediniz?

Eczacilarin eczanelerini daha verimli hale getirebilmeleri icin egitici calismalar icine girmediniz?

VE EN BUYUK NEDEN?

Neden 14 Ocak 2007 Buyuk Eczane Mitingi dolayisiyla yurdun 4 bir yanindan kosarak gelen ve size yeni bir eylem gorevi veren eczaci ve eczane calisanlarinin tum beklentilerini bosa cikardiniz?

Bizlerin zorlamasiyla aldiginiz karar sonucu herkesin ve her kesimin katkisiyla olusturulan birliktelige ve dayanismaya sozde sahip cikarken ozde de sahip cikip gerisini getirmediniz?

Ankara ile birlikte verilen sade suya tirit, okunmaz bir sayfada etki ve tepki uyandirmayan ve de yillarca birlikte omuz omuza savasim verdiginiz odalari bile kusturen iktidara ricaci bir metinle gorev savsakladiniz?

Bunun arkasinda bizim bilemedigimiz bir takim pazarliklar mi soz konusudur?

SGK'ya egemen olan SSK anlayisi karsisinda attiginiz geri adimlarla, eczacinin karsi karsiya kaldigi asagilayici, ezici ve baskici tutumlara karsi cik(a)mayarak   takindiginiz tutumla bizleri yeterince ve geregince temsil edemediniz ve temsil edebilme beceri ve dirayetinden yoksun oldugunuzu gosterdiniz, kanitladiniz.

Tabanina guvenmeyen, tabana guven vermemis demektir. Turk Eczaciliginin hakli olarak aldigi tum eylem kararlarinin arkasinda ve onunde olan Istanbul Eczaci Odasi'nin tum gecmis onurunu sarstiniz, birikimini tukettiniz, eczacilarin en cok gereksinimi oldugu bu donemde eylemlilik ve hak arama konusunda Cagdas Eczacilik adina cok uzgunum ki sinifta kaldiniz.

 Ecz. Yahya Kemal KAYA

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat