Suçlu Kim?

 

 

 

Dün eczaneme genç torununun kolunda seksen yaşında bir kadın geldi.

Torun, büyükannesinin SSK karnesini uzattı.

 

Açtım, içindeki reçetede kolesterol ve kalp yetmezliği ilaçları, arasında da yaşlı kadına ait bir sağlık kurulu raporu var.

 

Çok detaylı bir matematik problemi incelercesine bir reçeteye bir rapora bakıyorum.

 

İçimden de, “-Bir eksiği vardır, mutlaka”, dedim.

 

Ben,öyle elli yıllık devlet adamı ciddiyetiyle reçeteyi incelerken, yaşlı teyzem: ”-Ne oldu oğlum, tamam değil mi? Bu üçüncü eczane” dedi.

 

“-Tamam, mutlaka bir eksik var, kimse vermemiş, teyzem eczane eczane dolaşıyor” dedim, yine içimden.

 

“-Teyze, kurallar o kadar çok ki, biz de ne yapacağımızı şaşırıyoruz.Ben, bir inceleyim sana şimdi söylerim” dedim.

 

Benim o yaşlı, her tarafından hastalık dökülen, daha ne kadar gün göreceği belirsiz teyzem, en vatansever ifadesini takınarak:

 

“-Ah evladım ah! Memlekette çok hırsızlık var. Baştakilerde ne yapsınlar. Ancak böyle yaparak ön alıyorlar. Mecburen sıkıyorlar” dedi.

 

.....

 

Vah benim gariban, kendine rağmen kamu kaynaklarını koruyup, gözeten teyzem benim.

 

Seni bile bu halinle inandırmışlar ya, bunlar herkesi inandırır her şeyi yapar.

 

Bir bilsen...

 

Bir bilsen kamu kaynaklarının göz göre göre,gözümüzün içine soka soka nasıl soyulduğunu.

 

Artık, ülkede devletin savcılarının bile isyan ettiğini, devleti göreve çağırdığını...

 

İlaç tekellerinin türlü ayak oyunlarını, yetkililerin de bunları seyrettiğini...

 

O anlı şanlı hekimlerin “çalışma”adı altında yedikleri rüşvetleri, “kongre” maskesiyle üç kuruşluk firma gezilerine gittiklerini, onursuzca firma sofralarında karınlarını doyurduklarını ve tüm bunların hekim bazında kitleselleştiğini...Ve tüm bunların karşılığında neler yaptıklarını...Bir bilsen..

 

Bütün bunlar ayyuka çıkmışken, herkes seyrediyor.Herkes biliyor, bilmiyormuş gibi yapıyor.

 

Onların hiçbirine dokunan yok.

 

Koca memleket kala kala senin kolesterol ilacına mı kaldı.

 

Memleketin diğer alanlarında ki yolsuzluklara hiç girmeyelim, oradan çıkamayız.

 

.....

 

Demokratik yönetimlerde yurttaşa güven temeldir.Tüm toplumsal örgü bu temel üzerine örülür.Suçluluğu kanıtlanıncaya kadar herkes saygın birer yurttaştır.

 

Masum bir kişinin hapis yatmasındansa, yüz kişinin toplum içinde dolaşması yeğ tutulur.

 

Ülkeyi, toplumu koruyacağız diye, insanlara eziyet edilmez.Yolsuzluk yapanlar saptanır, cezaları verilir.

 

Herkes cinayet işleyebilir.Ne yani, bütün toplumu göz altında mı yaşatacaksınız?

 

Bunun adı suistimali önleme değil, hak gaspıdır.

 

Bunun adı tasarruf değil, insanların sağlıklı yaşama hakkına, eczacının da mesleğini yapma hakkına saldırıdır.

 

Birileri yolsuzluk, hırsızlık yapıyor diye, ne hastalara ne eczacılara eziyet etmeye hakkınız yok.

 

Devletsin...

 

Git, kim hırsızlık yapıyorsa yakala ve cezalarını ver. Hem öyle bir ceza ver ki yaptıklarını bir daha akıllarından bile geçirmesinler.Nasıl yapacağın da senin bileceğin iş.

 

Bunu yaparken de bizi rahatsız etme.

 

Tüm toplumu potansiyel suçlu görme anlayışı faşist yönetimlerin anlayışıdır.

 

....

 

Not: Merak ettiyseniz,yazıya konu olan hastanın ilaçları verildi.

 

.....

 

e-posta:ecz.hakan@superonline.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat