Ecz. Can YETİŞEN

Başbakan halkı yönetmek için aday olup seçilince, politikalarına itiraz eden herkese "ananı da al git" diyor.

Çiftçi itiraz ediyor, aynı şey..

İşçi itiraz ediyor, aynı şey..

Doktor itiraz ediyor, aynı şey..

Eczacı itiraz ediyor, aynı şey..

*

Hak aramak için bir günlük kepenk kapatan eczacıya kızarak, sen misin bana itiraz eden deyip tekel konumundaki küresel ilaç sermayesinin istediği market eczane zincirlerini devreye sokacağını açıklamıştır.

Böylece, eczacıları tehdit ederek SGK ile teke tek sözleşme imzalamazsanız ilaçlarınızın önemli bir kısmını (OTC denilen ilaçları) marketlerde sattırırım demiştir.

Bir müddet sonra da tüm ilaçlarınızı elinizden alırım diyebilir.

Markette ilaç satışı ile küresel ilaç sermayesinin de gönlünü almıştır.

4 Aralık 2009 ve 1 Ocak 2010 tarihlerinde ciddi oranlarda inen ve inecek ilaç fiyatları için küresel ilaç sermayesi kızgındır. Şimdiye kadar olduğu gibi ilaç fiyatı inince tüketimin katlanarak artmasıyla, yani sürümden daha çok kazanan küresel ilaç sermayesi sabit tutulan global bütçe ile tüketimi arttıramayınca devreye parasını halkın cebinden ödeyeceği OTC ilaçlarının marketlerde satılması işi sokuldu.

Böylece küresel ilaç sermayesinin AKP hükümetini sıkıştırması, hatta ondan kurtulması gibi bir düşüncesinin önüne geçilmek istenmiştir.

Başbakan aklınca bir taşla iki kuş vurduğunu sanmaktadır.

Vurduğu kuşun biri Türkiye’mizin eczacısıdır, çoluk çocuğudur, çalışanıdır, aileleridir.

İkinci kuş ise, küresel ilaç sermayesinin çıkarlarını koruyup, kollayarak iktidarını, koltuğunu pekiştirmek adına ülke insanının sağlığıdır.

Hiç acımadan eczacıyı ve mesleğini yok ederken ülke ekonomisinin allak bullak olması, işsizler ordusunun katlanarak artması, halkın yapılacak reklamlarla cebinden para harcayarak gereksiz ilaç tüketimi yapması ile ülkenin para kaybı ve daha önemlisi kamunun sağlığının küresel ilaç sermayesini memnun etme uğruna tehlikeye atılması AKP için iktidarda olmak koşulu mudur?

*

Bu yapılanlar ne hukuka sığar ne insan haklarına sığar ne de Anayasa hükümlerine sığar. Halkın ve çalışanların refahını sağlama, iş imkanları yaratma, işsizliği önleme ve bunlarla ilgili sosyal devlet ilkesi ile ekonomik tedbirleri alma görevi, çalışma ve sözleşme yapma hürriyeti, sosyal devlet ilkesi ile sağlıklarının korunması, temel insan hakları gibi Anayasanın başlıca 2-5-12- 48-49-56-60-135-172-173 üncü maddelerine AKP hükümeti karşı gelmektedir.

Bu nedenle Anayasa Mahkemesi’nde tüm sorumluların yargılanması gereklidir. Mecliste bulunan vekiller de aynı şekilde anayasa ve hukuka aykırı işlemler için sorumludurlar.

*

Sevgili eczacılar, seçtiğiniz malum yöneticiler yıllardır bizim gibi öngörüleri olanları dinlemiyorlar. Nedenini çok yazdık..

Yöneticiler dinlerse sizleri dinler. Çünkü onların "oy" velinimeti sizlersiniz. Yıllardır ısrarla onları seçtiniz. Eczacıyı ve eczacılık mesleğini getirdikleri nokta ortada.

Bakın hala Başbakana "Efendim, sizi yanlış yönlendiriyorlar" diyerek "Siz ne derseniz yapmaya hazırız, koltuk aşkına ve ciddi zararlarımız yüzünden SGK ile anlaşamadık ve eylem yaptık. Bu eylemi size karşı haşaa yapmadık sayın efendim, görüşelim biz imzaya hazırız, aman market işine girmeyin" anlamında mesajlar gönderiyorlar.

Yine her zamanki gibi hükümetin yasama gücünü kullanarak yaptığı tehditlerle isteklerimizden vazgeçip tehditin geri çekilmesi karşılığında eskisinden daha berbat bir protokol imzalanacaktır.

Markette ilaç satılması tehdidini ülkeye öyle bir anlatmalısınız ki yer yerinden oynamalı, küresel ilaç tekellerinin istekleri doğrultusunda halkın sağlığını, yetişmiş uzman eczacıların horlanmasını, iflas ettirilmesini, ülke sağlığının ve ekonomisinin küresel ilaç tekellerine peşkeş çekilmesini anlatmalısınız, suç duyurusunda bulunmalısınız, davalar açmalısınız. Ses getirecek stratejisi ve planı olan eylemler yapmalısınız.

Bunları kime mi söylüyorum?

Kime dersiniz?

Belki sağır kulaklara, sağır vicdanlara..

Belki namuslu vicdanlara.

Sevgilerimle.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat