2015 yılına çok kızgın olduğumu, 2016 yılından ise beklentimin yüksek olduğunu belirttiğim yazımdan sonra eş dost bu “yüksek” beklentilerimin neler olduğunu sorup durmaya başladı.

         Öyle ya; her şey alabildiğince kötü giderken benim 2016’dan beklentim nasıl yüksek olabilirdi ki?

         Her türlü sorun bize yükselirken, benim beklentimin yüksek olması gariplerine gitmişti belli ki.

         2016 yılı için kimse bir şey söylemedi ama ben şimdiden ilan ediyorum; İlaç ve eczacılık alanında Zihni Sinir proce yılı olacak!

         Nasıl mı? Ters köşeden bir bakalım:

         6197 Sayılı Eczacılık Kanunu’muza uzun uğraşlarla koydurulan eczanelerin “başka herhangi bir kurum veya kuruluştan kayıt veya onay belgesi aranmaz” şeklindeki ayrıcalığına rağmen, her sene olduğu gibi bu sene de her kurum farklı farklı kayıt belgesi istemeye devam etti. Yılın son günlerine gelmiş olmamıza rağmen bu belge isteme işi devam ediyor. Noterler defter tasdiki için eczacılardan ticaret sicil kaydı istiyor. Oysa Ticaret Kanunundaki düzenlemede geçen tacir tanımı vergi mevzuatındaki tüccar tanımından farklı ama olsun!

         Eczacılar Gıda satan yerler değil ama Gıda İşletme Belgesi alması için Tarım İl Müdürlükleri’nden yıl içinde sürekli olarak yazılı bir şekilde uyarıldılar.

         Belediyeler zaten senelerdir kendilerinden İşyeri Ruhsatı almamız için baskı yapıp duruyordu.

         Tarım İl Müdürlükleri’nin ve Belediyeler’in baskılarından bunalan meslektaşlarımız “aman bir de noterlerle kötü olmayalım”  diyerekten “ha bir eksik, ha bir fazla” yaklaşımıyla ticaret siciline de kayıt yaptırdı.

         Oysa 1995 yılına kadar Ticaret Sicili’ne kayıt yaptırabilmek için eczacılar bağlı oldukları odalardan üyeliklerine ait yazı bile alamıyorlardı.

         Nasıl mı?

         O zamanlar yasal mevzuat müsait olduğu için devlete ihale ile toplu ilaç satabilen eczacıların baskılarıyla ihalelere girebilmek için gerekli olan Ticaret Sicil kaydını alabilmeleri amacıyla Türk Eczacıları Birliği kanununda değişiklik yapıldı. Eczacı Odalarının yönetim kurullarına “Eczacıların ticaret siciline kayıt olabilmeleri için yeterli olacak oda kayıt belgelerini verme” yetkisi verildi. Yani yasal açıdan esnaf ve sanatkâr statüsünde olan eczacılardan isteyenlerin “tacir” sınıfına geçmeleri için gerekli olan oda kayıt belgesini eczacı odaları verebilir hale geldi.

         Sonra; Türk Ticaret Kanunu 2011 yılında yenilendi, çıkarılan tebliğlerle bütün tacirlerin ticaret siciline kaydı zorunludur denildi. Bizim eczacılık Kanunumuzda 2014 yılında yenilendi. “Eczaneler için ayrıca başka herhangi bir kurum veya kuruluştan kayıt veya onay belgesi aranmaz.” açık ve amir hükmü getirildi.

         Hukukta “Normlar Hiyerarşisi” denilen bir kavram vardır. Yeni norm, eski normdan, son çıkan yasal düzenleme, eski yasal düzenlemeden üstündür.

         Yani, kaba tabirle; 2014 yılında çıkan yasamız, 2011 yılındaki yasayı döver(!)

         ...

         Ama boş verin normlar hiyerarşisini, kazanılmış hakkı, yasal düzenlemeyi falan...

         Alın bir tane belge; ha bir eksik, ha bir fazla!!!

         Parasıyla değil mi???

         ...

                                     

         Belge demişken; 2016 yılında yürürlüğe girecek yasal düzenleme ile eczanelerimizde her yerin sıcaklığını 24 saat boyunca eşit tutacak iklimlendirme sistemi kurmamız, bu iklimlendirme sisteminin 24 saat boyunca kesintisiz çalışmasını sağlayacak güç kaynağını bu sisteme entegre etmemiz ve sıcaklığı bilgisayar ve modeme bağlı olarak ölçecek ısı nemölçer cihazını almamız gerekiyor, haberiniz var değil mi?

         Gerçi mevzuatta açıkça yazmıyor ama uygulamanın nasıl yapılacağına dair bilgilendirme böyle. Sistemi kuracaksınız!

         Hah işte, o sistemi kurduğunuz yetmiyor, ısı ve nem cihazının da belirli aralıklarla kalibrasyonunu yaptırmanız, o da yetmiyor; kalibrasyon ölçümü yaptırdığınıza dair belge almanız ve denetimlerde bu belgeyi göstermeniz istenecek.

         Bu cihazların kalibrasyonu nerede mi yapılıyor?

         Bilmem...

         Zaten kimse de bilmiyor!

         ...

         Oldu da ucuza kaçtınız, 50 bin TL kadarcık bir paraya kıymadınız, ısı nem ölçüm cihazını aldınız, eczanenize kurdunuz ama güç kaynağı, iklimlendirme sistemi falan kurmadınız.

         O zaman, elektrik kesintisi olduğu sistemde gözükecek; rafınızda, buzdolabınızda bulunan ilaçlar bozulup bozulmadığının analizi için laboratuara yollanacak, analiz ücreti sizden tahsil edilecek, bozulduysa imha ücretini de siz ödeyeceksiniz.

Ya bozulmadıysa???

Onlar da eğitim, pardon analiz zayiatı!!!

         Efendim???

         Hangi ilacın elektrik kesintisi olduğu saatlerde buzdolabında ya da rafta olduğunu nereden mi bilecekler???

         İTS denilen bir şey var, hangi ilacın ne zaman giriş çıkış yaptığının kayıtları İTS’ de görülecek, endişe etmeyin.

         Yani, siz paradan haber verin; nasıl bulunacağını dert etmeyin, her şeyin bir kolayı var!

         ...

         Konu konuyu çağrıştırıyor; İTS deyince aklıma İTS kayıtlarının 2016 yılında etkin bir şekilde denetleneceği konusu geldi.

         Bakanlık yetkilileri 2016 yılında ellerinde tablet bilgisayarlarla eczaneleri dolaşacak, raflardaki ilaçların karekodlarını okutarak İTS kayıtlarına göre o eczane üzerinde kayıtlı olup olmadığını kontrol edecek, İTS kayıtlarına göre o ilaçtan bulunması gereken sayıda ilacın rafta olup olmadığını, çıkışların İTS üzerinden yapılıp yapılmadığını denetleyecek.

         Mesela rafınızda 10 tane Macestik var ama İTS kayıtlarına göre 11 tane olması lazım. O bir taneyi de ne yaptığınızı hatırladınız; elektrik kesildi veya bilgisayarınız kilitlendiği sırada fiyatını bildiğiniz için hastaya İTS’ ye bildirmeden sattınız. İşte o bir kutu için idari para cezası ödemek zorunda kalacaksınız.

         Ne kadar mı?

         Çok değil, her ilaç için kutu başı 200 TL!

         Gerçi bakkalda markette bir kamyonu dolduracak kadar yakalansa 500 TL ceza kesiliyor ama olsun!

         ...

         Ceza demişken; 2016 yılında ilaçların öncelikle antibiyotikler olmak üzere reçetesiz olarak satılması da önlenecek. Bakanlığın Akılcı İlaç Kullanımı Ulusal Eylem Planı’na göre uygulamanın eczanelerde başlatılması gerçekleşti. Reçetesiz ilaç satışının denetlenerek eczanelerden reçetesiz ilaç satışının önlenmesi projesi ise 2017 yılına kadar tamamlanmış olacak.

         Gerçi Ulusal Eylem Planı’na yetkililer “eczanelerden reçetesiz ilaç satışının önlenmesi” ifadesini koymuşlar. Eczanelerimizde üzerinde “reçetesiz satılır” yazan ilaçlar da var. Hızlarını alamayıp onları da mı bu yasak kapsamına alacaklar belli değil(!)

         Reçetesiz satılan her ilaç için de kutu başı 200 TL ceza ödenecek, her şey düşünülmüş, orada da standart tutturulmuş durumda. Ceza ne kadar diye boşuna merak etmeyin...

         ...

         2016 yılında bizi doğrudan etkileyecek tarzda hayata geçecek o kadar çok konu var ki; tabelaların standartlaşması, dolayısıyla eskileri söküp yeni tabelalar yaptırmamız, yeni nesil yazarkasalara para bağlamamız...

         Say say bitmez! 

         ...

         Efendim?

         İlaç ve Eczacılık alanında Zihni Sinir Proce Yılı olsun dedin ama sen hiçbir proje sunmadın mı diyorsunuz???

         Proce kolay,

Zaten kendiliğinden de başlayacak;

         Eczanelerimize gelen hastaların hepsine hangi ilacı isterlerse istesinler reçete soralım, reçetesini gösteremeyenlere ilaçlarını vermeyelim(!)

         Bu arada; yandaki kasaptan bıçağı alıp gelen, cebinden emaneti çıkarıp mermiyi namluya verenlerden kurtulmak için eczane çalışanlarıyla “Dokunulmazlık Oyunu” oynayalım, kaybedeni bekleme yerlerinde oturanlardan oluşan “Reçetesiz Hasta Konseyi”nde Rus ruleti oylamasına gönderelim(!)

         ...

         Yetkililere kolaylık olsun, isim aramakla yorulmasınlar, bu Proce’nin adı da;

         “Survivor Eczane” olsun!!!

         ...

         O kadar emekleri var,

         Sayın yetkililere de bu proce bizim katkımız olsun!!!

         ...

         Saygılarımla...

 

   

        s.sofugil@eczacininsesi.com   

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat