Dünyada demokrasinin çok çeşitli tanımları vardır. Benim en sevdiğim ve demokrasinin gerçek anlamda var olduğunun kanıtı olarak gördüğüm tanıma göre “Demokrasi; en iyiyi seçmemizi hiçbir zaman garanti etmez ama beğenmediğimizi seçmemeyi garanti eder” şeklinde olanıdır.

Biliyorsunuz; odaların seçimleri tamamlandı, sorunlarımızın çözümü için Ankara’ya göndereceğimiz delegelerin neredeyse tamamını yine yeniden seçerek demokrasinin bize tanımış olduğu en büyük nimet olan “beğendiğini seçme, beğenmediğini seçmeme” hakkını yine en iyi şekilde kullandık. Di mi?

Bir “Demokrasi” sınavını daha başarıyla geçtik o zaman, hayırlı olsun…

Son aylarda gündem seçim olduğu için sorunlarımızın çözümü için ne yapıldı ne yapılmadı pek farkına varamadık. Ama ülke gündemi yoğun, çeşitli mesleklerde yaşanan sorunlar da belki bu seçim sürecinde gözünüzden kaçmış olabilir. Bizde neler olup bittiğini az çok biliyoruz fakat diğer mesleklerde yaz aylarında acaba neler yaşandı?

Hepsine bakmamız elbette mümkün değil ama bir örnek olması için “Taksici” esnafıyla ilgili sıcak gelişmeye gelin hep beraber bir göz atalım isterseniz:

İstanbul’da taksilerde açılış ücreti 4 liraya yükseltilirken, daha önce 8.75 TL olan kısa mesafe ücreti 10 lira olarak belirlendi. Kilometre ücreti de 2.5 liraya yükseltildi.

Daha önce taksilere iki yıl üzerine yüzde beş oranında zam yapıldığını belirten İstanbul Taksiciler Esnaf Odası (İTEO) Başkanı Yahya Uğur şunları söyledi:

“Taksimetre ücretlerine iki yıl üzerine zam adı altında yüzde beş oranında düzenleme yapılması artan giderlerimizin yanında bizleri çok zorlayan bir durum olmuştu. Yaptığımız başvurular ve görüşmeler üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyemiz taksicilerin çalışma şartlarını görmezden gelmemiş ve her yıl yaşanan zam polemiğini sonlandırmıştır. Bizler için her yıl zam yapılacak olmasının karara bağlanması son derece önemlidir. Belirlenen oran da esnafımıza nefes aldıracaktır. İBB yetkililerimize kendim ve esnafım adına müteşekkirim.”

Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nin (UKOME) yapmış olduğu yeni düzenleme ile artık taksimetre ücretlerine her yıl Eylül ayında düzenli olarak TEFE-TÜFE, asgari ücret ve yakıta gelen zam oranlarının ortalaması alınarak zam yapılacak.” (-Basından-)

Bu haberi okuduktan sonra Yahya başkanı taksicilerin neden seçtiklerini bir türlü anlayamadım(!) Adam iki yıl boyunca zam alamadıkları için uğraşmış didinmiş, yetkilileri her yıl artış olmasına ikna etmiş ve bunu imzalatarak yasal zemine oturtmuş. Kapı eşiğinde söz almak gibi bizde olan yöntemi hiç benimsememiş, genel kurulda söz verenleri alkışlayıp seçim kazanmak yeter dememiş…

Ne acayip başkan(!)

Oysa biz 12 yıldır zam almıyoruz! Son zamanlarda kamuoyunun gündeminde olan “tamoxifen” etken maddeli meşhur kanser ilacına baktım; 2009 yılında SGK’ ya 23 TL’den satıyormuşuz, şimdi 9 TL’ye satacağız ama bu fiyata satmak için bile bulamıyoruz. Halkın ucuza taksiye binme hakkı elden giderken zam da neymiş, El-insaf yani(!)

2004 Yılında eczane programları fiyat düşüşlerinden oluşan zararları hesaplayamıyordu, enflasyonist bir ortama göre kurgulandıkları için yıllar boyunca da böyle bir hesabı pek başaramadılar ama son güncellemeler ile her sabah programı açtığımda fiyatı düşecek ürünlerden oluşacak 416 TL’lik zararımı görüyorum.

Gerilim filmi gibi her gün aynı sahneyi yaşıyorum…

Kamera yavaş yavaş bu sahneden genel plana geçiyor, gerilim filmi devam ediyor; listede olan ilaçlar fiyat düşüşü olmadan satılsın diye dua ediyorum ama satılmıyor. Takas yapıp kurtulsam diyeceğim, bir taneden fazlasını acaba toptan satış olarak değerlendirirler de kutu başı 200 TL ceza keserler mi diye çekiniyorum…

 

Tüm bunlar yaşanırken senelerdir bizim başkanlar fiyatı düşen ilaçların düşük fiyattan eczanelere satılması ve eczanelerin zarar görmemesi için neler yaptılar diye düşünüyorum, dış ses bunu dillendiriyor, film de tam orada donuyor, iyi mi?

 

Gerilim filmi içinde gerilim, Hitchcock görse saçını başını yolar yani, o derece…

 

2005’ten bu yana her yıl resmi enflasyon oranını baz olarak kabul etsek bile o sene 10 TL olan ilaç bugün en az 22 TL’den satılması lazım, ama dediğim gibi 10 yıl önce 26 TL olan ilacı 9 TL’ye satıyoruz.

Yeni bir mezheb kuruldu, dine yeni bir içtihad girdi de eczacının para kazanması haram mı kılındı???

Herkesin, her sektörün enflasyon oranında artış alması normal, helal;

Eczacıya haram mı???

Kronik hastalıklara yapılan danışmanlık ücreti için çalışma yapılmasından önce, kademeli karlılık sisteminin olmazsa olmazı reçete başına ya da ilaç başına meslek hakkı uygulamasının bir an önce getirilmesini dillendirmek, istemek de yasak mı???

Kimse üstüne alınmasın;         

Yahya Başkana arz-u halimdir…

Ne de olsa alıştığımızın dışında bir başkan,

Belki bu konuya da bir el atar dedim de…

                  

 

s.sofugil@eczacininsesi.com 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat