Herkesin gözünden kaçmış; yayınlanan son dakika Genelgesi ile üzerinde reçeteli satılır yazan her ilaç için, ücretli satılması durumunda artık reçete aslının eczanede alıkonulması, bilgisayara kaydedilmesi ve bunların listesinin de her ay tıpkı kırmızı/ yeşil reçeteler gibi ilk on gün içinde ilçe sağlık müdürlüklerine teslim edilmesi şartı getirilmiş.(!)

 

Yapılmadığında veya geciktiğinde ilk seferde yazılı uyarı, ikincisinde de para cezası verilecekmiş.(!)

 

İlk aklıma gelen; insanlar parayla adlıkları ilaçların reçetesini vermek istemeyecekler, T.C. Kimlik numarası istediğimizde “Niye T.C. mi istiyorsun” diye bize dikleşecekler, gereksiz tartışma, tatsızlık yaşayacağımız oldu... Sanki az derdimiz varmış gibi yine insanı mesleğinden soğutacak yeni bir düzenleme ile karşı karşıyayız dedim... “Nasıl uyum sağlayacağım” diye içime bir sıkıntı bastı... Ücretli olarak gelen reçetelerde bırakın T.C. numarasını, çoğu zaman isim bile yazmıyor. Bunları saklasak ne olur saklamasak ne olur? Hadi onu geçtim, eczane programları buna hazır değil, nasıl listeleme yapacağız? Elle yazsak olur mu acaba? Nisan ayının neredeyse 15’i oldu, eski reçeteleri almadık, ne yapacağız, nereden bulacağız???  

 

Aklıma gelen birçok soru var ama siz de ilk okuduğunuzda benim yaşadığım endişeyi yaşamışsınızdır: Haydaa!  Bu da nereden çıktı şimdi??? Nasıl uyum sağlayacağız???

 

Sevindirici bir haber vereyim; böyle bir Genelge henüz yayınlanmadı, taslağı bile yok. Mevcut düzenlemelere hayal gücümle olabilecek olanı ekledim sadece… Hemen yüzünüzde garip bir gülümseme ile, derin bir oh çekip koltuğunuzda yayıldınız değil mi? Yayınlanmamış olması yayınlanmayacağı anlamına gelmiyor. Yayılmayın bence... Neden mi? Ters köşeden bakalım:

 

Eczacılık Kanunumuzda değişiklik yapılmasının üzerinden 2 yıl geçtikten sonra değişikliklerin nasıl uygulanacağını açıklayan yönetmelik yayınlanınca, Kanunda olmayan uygulamaların söz konusu yönetmelikle zorunlu hale getirildiğini gördüğümüzde de hepimiz “Bu ne böyle” diye tepki vermemize rağmen, kanunda olmayan şey nasıl yönetmelikle zorunlu hale getirilir demeden, hemen yeni değişikliklere nasıl uyum sağlayacağımızı araştırmaya başladık. Mesela;

 

“Eczane içi sıcaklık nem takibinin sağlanması... Kritik durumlarda uyarı verecek erken uyarı sisteminin ve geriye dönük hafıza kaydı bulunan termometrenin bulunması ve eczanede bulunması gereken tüm cihazların düzenli aralıklarla kalibrasyonlarının yapılması gerekir”

şeklindeki düzenlemeyi görünce “Böyle  şey olur mu?” dedik ama bir yandan da bu cihaz nerede satılıyor, kaç para diye araştırma yaptık. Acaba belli miktarda ürün alımı yanında ücretsiz temin edilebilir mi diye araştırma yapanlar bile olmuştur, ben gözden kaçırmış olabilirim; belki böyle satış bile yapılmıştır, bilmiyorum.

 

Diğer taraftan tabelalarla ilgili standart getirilmesi yönündeki düzenleme üzerine herkes yeni tabelayı nereden yaptırabiliriz, kaça mal olur diye araştırmaya başladı, tabelası eskiyenler, kırılanlar yeni standartların yayınlanmasını bekledi, yayınlana yayınlanan deneme sınavı tadında 64 soruluk anket yayınlanınca da acayip bir hayal kırıklığı ve kızgınlık yaşandı; herkes “Dalga mı geçiyorlar bizle?” diye serzenişte bulundu. Nasıl kızmasınlar? Herkes elindeki fazla paranın vadesini bozmuş tabela değiştirmek için bekliyordu. “Durduk yere faizden de olduk” diye bozuldular haliyle...  

 

Eczaneler arası ilaç takasına kısıtlama getirilince de herkes; “Benzin zamları hakkında ne düşünüyorsunuz” diye sorulan Temel’in ; “Ben her seferinde 50 TL’lik alıyorum, beni bozmaz” demesi gibi,  “Olsun; biz de karekodsuz ilaçları takas yaparız, bizi bozmaz” diye düşündü, ona da kimse fazla takılmadı.

 

Hiç mi iyi bir şey olmadı derseniz; bütün camianın dört gözle beklediği ikinci eczacılık uygulamasının bir an önce başlatılması için yapılan girişimleri görünce sevinçten elimdeki akıllı telefonun ekranını patlatmışım. O derece sevinmişim yani, sevinçten ne yaptığımı hatırlamıyorum.

 

Tüm bunları yaşarken üç büyük şehrin odasının ortak yayınladığı raporu gördüm. Bir çırpıda okudum. Onların; yönetmeliğin değişmesi gereken maddelerini tek tek sıralayıp, neden değişmesi gerektiğini beş sayfalık rapor halinde yayınlayarak bu raporla birlikte değişiklik taleplerini yetkililere ilettiklerini görünce sevincim kursağımda kaldı.

 

Neden derseniz; İl dışı ilaç takasının yasak olmasından, tabelaların bir an önce değişmesine, eczane içi sıcaklığın her yerde aynı olmasının sağlanmasından, yapı ruhsat iznine, ikinci eczacı uygulamasına kadar uygulanmasından asla vazgeçemeyeceğimiz(!) ne kadar düzenleme varsa hepsine itiraz etmişler.

 

Olacak şey değil !!!

 

Neyse ki bu rapora onay veren başka kimse yok, nasıl olsa bu talepleri de hayata geçmez zaten.

 

Niye mi? Hiç kimse itiraz etmiyor, herkes her zaman olduğu gibi uyum sağlamaya çalışıyor da ondan…

 

Hem bu düzenlemelerin hayata geçmesi için o kadar uğraşıldı, o kadar emek zayi mi olsun???

...

 

Peşrevi bırak! Ne yapalım? Uyum sağlamaya çalışmaktan başka ne yapabiliriz ki?” diye sorduğunuzu duyar gibi oluyorum.

 

1992 yılında eczanelerin 50 metrekare olması gerektiği yönünde bir yönetmelik yayınlandı. Son sınıf eczacılık fakültesi öğrencileri (bu satırların yazarı dahil) başta olmak üzere herkes bu düzenlemenin değişmesi için dilekçe yazdı imzaladı ve yetkililere iletti.

 

Bu kadar büyük bir çoğunluğun istemediği bir düzenlemeyi hiçbir yetkili hayata geçirmek istemeyeceği için de değişiklik yapıldı, düzenleme 35 metrekareye çekildi.

 

Bugün bu yönetmeliğe sıkı sıkıya sahip çıkanlar da, o günkü itiraz sayesinde şimdi 35 metrekarelik eczanelerinde çalışabiliyorlar.

 

Şimdiki Yönetmeliğe de eczanelerin yarısını temsil eden odalar itiraz ettiyse, diğer yarısının da illa ki itiraz etmesini beklemeye gerek yok, nasılsa uyum sağlamak genlerimizde var, bu sefer de böyle bir uyum sağlayalım, biz de raporu dilekçemiz ekinde gönderelim.

 

“Ekteki raporda yer alan değişikliklerin gerçekleştirilmesi için gereğini bilgilerinize arz ederim” diye iki satır yazıyla…

 

Hem bu sayede; başımıza bela olan bu “uyum” sorununu da çözmüş oluruz.

 

Ne dersiniz?

        

....

        

Saygılarımla...

 

 

 

Not : Meraklısı ilgili rapora aşağıdaki linkten ulaşabilir:

 

http://www.istanbuleczaciodasi.org.tr/upload/pdf/20150404_ek2.pdf

 

 

s.sofugil@eczacininsesi.com

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat