Eylül ayı geldi, seçimler gündemimizde…
Her seçim döneminde ortalık hareketlenir, bir kıpırdanma olur, kim hangi listeyi çıkartıyor, kimler var şöööyle bir bakılır.
Yönetime talip olup liste çıkaranlar; projeler, bildiriler hazırlar, bunları bir heves herkese ulaştırmaya çalışır. Kendi yaşadığı heyecanı herkesin yaşadığını ya da yaşaması gerektiğini düşünerek tüm gücüyle çalışır.
Genellikle aynı kadrolardan oluşan listeler seçimlere girer, kazanan liste oda yönetiminde çalışır, kaybedenler bir sonraki seçim dönemini bekler.
Herkes geniş tabanlı listeden yanadır ama, seçim zamanı önceden hazırlanmış listelerle ortaya çıkıldığı için geniş tabanlı liste pek nadir olarak ortaya çıkar.
Adeta kısır döngü haline gelen bu davranış biçimi özellikle İstanbul’da tabanda seçimlere kronik bir ilgisizlik halini almış durumdadır. O kadar ki ; son iki dönemde milletvekilliği yapan Domaç’ı hala TEB başkanı sanan meslektaşlarımız bile var. Şaka ya da ironi değil, gerçek!
Meslektaşlarımızın çoğunluğu seçimler hakkında her şeyi biliyormuş gibi davranır ama bu çoğunluğun da seçimlerin içeriği hakkında pek bir fazla bilgisi yoktur: Seçim süreci nasıl işler? Seçimde neyi ne için oyluyor? Pek bilmez.
Tanıdık, arkadaş, topluluk, dernek vb. gibi kendine yakın gördüğü, iletişimini kaybetmemiş arkadaşlarından oluşan grubun ortak kararı doğrultusunda aynı liste için oy kullanır.
Sanıldığının aksine çoğu kimse projeleri okumaz, geleceğe yönelik projeksiyonları nedir diye bakmaz, vizyonu ne diye araştırmaz, ona göre oy vermez.
Sadece birbirine rakip olan listelerin yöneticileri bunları noktası virgülüne kadar okur, o kadar.
Eski alışkanlık, ben de okuyorum…
Rakip olduğum için değil, fikir edinmek, düşünmediğim, unuttuğum bir nokta var mı görmek için. Bir nevi otokontrol yani…
Mesela bir bildiride ; meslek alanında sağlıklı bir planlama yapılması ve yeni istihdam alanları üretilmesi gerektiği tespiti yapılmış ki çok doğru.
Eczane ekonomilerinin küçüldüğü , KKİ ve fiyat indirimlerinden oluşan zararların karşılanması gerektiğinden bahsedilmiş.
Eczane denetimlerinin sadece Sağlık Bakanlığı’nın eczacıları tarafından yapılması gerektiği belirtilmiş, altına imzamı atıyorum.
İnternet üzerinden ilaç ve besin destek ürünlerinin satışının önlenmesinden, anne bebek ürünlerinin sadece eczanelerden satılması gerektiğine, TEB tarafından getirilen ilaçların sadece eczanelerden satılması gerektiğine kadar hiçbirine itiraz etmeyeceğimiz bir çok proje ve öneri var.
Her listede herkes gibi benim de saygı duyduğum çalışkan üretken insanlar var. Listelerde genç meslektaşlarım ağırlıklı olarak yer alıyor, geleceğimiz için umut verici, çok güzel.
Hepsi tamam kabul de, bu projeler nasıl hayata geçer?
TEB yönetiminde yer alarak.
Peki bu konudaki proje, hedef ne?
Çok iddialı köklü listeye göre;
“Sorumluluk üstlenmek”
Çok iddiasız bir iddia!

Diğer gruplarda da benzer projeler, hedefler var.
Ama TEB yönetimi için iddialı bir söylem yok, hedef hep İstanbul.
Herkes nedense Ankara’nın ayazı yerine , İstanbul’un boğazını tercih ediyor.
Kadrolarıyla İstanbul’dan herşeyi halledeceklerini düşünüyorlar herhalde.

Eski zamanların birinde Kral’ın biri başka ülkenin kralına kendini övmek için
-Biliyor musun demiş, benim sadece pipomla uğraşan özel bir adamım var.
Öteki de
 -O da bir şey mi? Benim dört tane var: Biri getirmek, diğeri doldurmak, öteki de yakmak için.
 -Ya dördüncüsü??
 -O da içmek için… Pipo içmesini sevmem de…
 Demiş ya o hesap:
 Ankara’nın ayazını kimse sevmiyor ama en köklü, en eski, en, en, en… diye bildirilerde kendilerini öve öve bitiremiyorlar.
 Ankara mı ??? Gidelim , bakarız havasındalar…
 Oysa birliğimizde İstanbul, Ankara, İzmir gibi eczacıların neredeyse yarısının olduğu illerin mutlaka temsil edilmesi, etkin olarak yer alması gerekiyor ki tüm Türkiye’den önce buralarda ortaya çıkan rahatsızlıklara önlem alınabilsin, rahatsızlık Anadolu’ya yayılmadan ön alınabilsin.
Seçimler gelir geçer, onun için kimse kızmasın, gücenmesin. Bu seçimde tercihim; Birlik yapısı içinde yer alma husunda kararlı olan , bunu açık açık deklare eden Ankara’da eczacıların sesi olacağına inandığım ve olabildiğince geniş tabanlı olarak oluşturulmuş kadrodan yana…
Listelerde yer alarak elini taşın altına koyan, mesleğine sahip çıkan her meslektaşıma şimdiden teşekkür ediyorum.
İyi ki varsınız !
Sonuç ne olursa olsun, mesleğimizin kazanımlarının bol olduğu bir seçim olsun.

Saygılarımla…

 

s.sofugil@eczacininsesi.com   

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat