Yürürlüğe giren yasal düzenlemenin üzerinden onca zaman geçmesine ve eczanelerin iç sıcaklığının her noktada 24 saat boyunca aynı derecede sabit tutulmasının gerekliliği hakkında bilimsel bir gerekçe sunulmamış olmasına rağmen; bu düzenlemenin hayata geçmesine çok kısa bir süre kaldığı halde, geri çekilmesine yönelik olarak resmi sağlık otoritesince hala bir adım atılmadı.

        Eczacılar ise “Çok da tınn!!!” modunda...

        Herkes cihaz temin etti de benim mi haberim yok?

        Bilemiyorum...

        ...

        Ama en büyük ilaç alıcısı konumunda olan kurum, bir kısım ilacı kargo ile hastalara ulaştırma konusunda PTT ile anlaşma yaptı.

        Hem de ısı nem takibi zorunluluğunun nasıl sağlanacağı, soğuk zincir ilaçların nasıl saklanacağı konusunda bir düzenleme, açıklama yapmadan.

        Şaşırdık mı?

        Hayır!

        ...

        Zira; dünyanın neresine giderseniz gidin, en ilkel kabilenin yaşadığı bir ülkeye de gitseniz, elma resmi gösterdiğinizde size bir elma verecekleri kesinken, günlük alım dozu belirlenmiş, fizyolojik etkileri olan ve ilaç formundaki elma kapsülüne “gıda” demeyip, “bunlar ilaç gibi Sağlık Bakanlığı’nın denetim ve kontrolünde olmalı” diyenleri “gelişmiş ülkelerin hepsinde böyle, Monte Carlo’daki eczanenin dışından bakıp gördük, saçmalama, bu gıdadır, gıda!” diyerek, adeta ayıplama manyağı yaptıklarında şaşırdık mı?

        Hayır!

        ...

        Anne ve bebek sağlığını çok önemseyen bir ülke olduğumuz için bebek bezlerinin denetimini Sağlık Bakanlığı’nda bıraktık. Bebek mamalarının kontrolü ise Yem Kanunu çerçevesinde Tarım Bakanlığı’nın yetki ve kontrolünde. Tarım ilacı kalıntısı kontrolü yapıyorlar. Ana maddesi süt tozu olan bebek mamasında pestisit aranıyor, öküz altında buzağı aranmıyor ki.

        Tabi ki şaşırmıyoruz!

        Hem; onların içinde gelecek nesillerin sağlığını bozacak madde, hormon, ilaç olma ihtimalini göz önünde bulundurmak akla mantığa aykırı zaten!

        ...

        Ülkemizin 17 bin mahallesinde 25 bin eczane varken, 3 bin Medikalci eczanelerin tabelalarına “Medikal” ibaresini yazmalarını haksız rekabet gerekçesiyle yasaklatabiliyor. (Medici ailesini, kelimenin etimolojisini sorsan biri cevap veremez ama isim bizim hakkımız diyorlar)

Öte yandan; denetimlerde caddeden içeride eczanesi olanların nöbetçi iken bulunmasını kolaylaştırmak için yasal olarak takılması zorunlu olan E tabelasını bina cephesine, yani caddeden hiç gözükmeyecek yere çektirebiliyorlar.  Ama steril gaz bezinin atkı çözgü sayılarından, kalite kontrolüne, otoklavda sterilizasyonuna kadar her türlü eğitimini almış bu satırların okurları meslektaşlarım “Acaba Bakanlık bunları satma yetkimizi elimizden alır mı?” diye endişe içinde bekliyor.

        Şaşkaloz musunuz?

        Tabi ki şaşırmıyoruz!

        ...

        Takviye edici gıda altında piyasaya kontrolsüz ve denetimsiz olarak verilen, tamamen bitkisel denilen sahte ilaçların içinden over, over, over doz ilaç etken maddesi çıkıyor, internet ve benzinlikler dahil her yerde satılıyor, Tarım Müdürlükleri işletme belgesi yok diye eczanelere tutanak tutup ceza kesiyor!

        Eczanelerin Tarım Bakanlığından alınmış işletme belgesi olmaması çok büyük halk sağlığı tehdidi!!!

        Şaşırmak ne kelime! Bunlar gayet rutin, doğal uygulamalar zaten!

        Gerçi 6197 sayılı Kanunumuzda hiçbir yerden ruhsat, belge almamıza gerek yok yazıyor ama olsun, belge belgedir. 

        ...

        Rahmetli Mazhar Osman; ülkemizin tarihine gelmiş geçmiş en meşhur (eski adıyla) akıl hastalıkları uzmanı doktoru, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin kurucusu ve başhekimidir.

        Bir sohbet esnasında yaşadığı dönemdeki bir politikacının kendisine deli dediği iletilince “O’nun bana deli demesi bir anlam ifade etmez, ama ben O’na deli dersem hemen onu tımarhaneye kapatırlar” demiş.

        ...

        Medikalcilerin eczacılar medikal satamaz demesine, eczanelere nedeni belirsiz bir şekilde dayatılmasına rağmen kargocuların ısı nem cihazı zorunluluğuna tabi olmamasına, ilaçların zararsız gıda diye halka yutturulmasına eczacılar eczacı olmasalar, normal ortalama sıradan vatandaş olsalar ses çıkarmazlar.

        Ama eczacılar; eczaneleri olağan iş akışını ve işleyişini engelleyici anlamsız uygulamalara boğarak, halk sağılığını tehlikeye düşüren uygulamalara sizin dikkatinizi ısrarla çekiyorsa ve buna rağmen seyirci kalınıyorsa orada ciddi bir halk sağlığı sorunu var demektir.

        İlacın tek yetkilisine “İlacı hastaya en doğru ve etkin şekilde sunmanıza nasıl yardımcı oluruz” diye sormadıktan sonra,...

        Kargocu ısı nem cihazını taksa ne, takmasa ne...

       

        Evin gelininin ilacını kargocu kapıyı açan çocuğa veya kulakları duymayan dedeye verir, zehirlenen kaynananın katilini de Müge Anlı’da arar seyrederiz.

        ...

        Saygılarımla...

 

 

       

s.sofugil@eczacininsesi.com 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat